40 Günlük Bebekle Uçak Yolculuğu
Evet gözümü karartıp Çakıl 40 günlükken kısa bi anneanne-dede ziyareti için Avanos'a gitmeye karar verdim, üstelik tek başıma. Bu kararı alırken biraz tedirgindim. Tek başıma Cakıl, bebek arabası ve valiz olayıyla başa çıkabilecek miydim emin değildim. Ama sonuçta deneyimlemem gereken bi şey olduğuna karar verdim ve biletlerimizi aldım :)
Havaalanında ilk kontrolden geçmek daha kolay oldu bizim için zira Aybo yanımızdaydı. İkinci kontrol biraz daha zor oldu tabi ama sağolsun güvenlik görevlileri oldukça yardımcılardı. Bu arada bebek arabasını da x-ray cihaza sokuyolarmış, o yüzden iki parçalı olursa araba biraz daha çetrefilli oluyo güvenlikten geçme işi. Arabayı x-ray'e verdikten sonra metal dedektörden bebek kucağınızda geçiyorsunuz.
Check-in yaparken görevliye rica ettim en öndeki önü geniş olan koltuklar boşsa ordakilerden vermesini. Boşmuş ve o şekilde ayarladı koltuğumuzu. Cidden çok rahat ettim. Hem hosteslere, wc'ye yakın hem de önü geniş olduğu için sıkışmıyosunuz.
Ben bebek arabasını uçağa binerken vermek istedim. O yüzden check-in sırasında görevliden araba için poşet rica ettim. İki parça olduğu için bizim bebek arabası(ana kucağı+kasası) iki tane poşet verdiler. Her iki poşet için de ayrı ayrı bagaj etiketi de verdiler. Neyse ki körükten bindik de uçağa, otobüse bin-in uğraşmadık. Uçağa binmeden hemen önce aldım Çakıl'ı kucağıma, ordaki görevliye de tarif ettim nası katlandığını arabanın halletti.
Doktorumuza uçak yolculuğuna mani olup olmadığınn sorduğumda uçabilirsiniz bi sıkıntı yok ama kalkış ve inişte muhakkak emzir dedi. Kendiliğinden yutma refleksi olmadığından kalkış ve inişteki kulak basıncını dengeleyemiyorlarmış minnoşlar. Kulakları ağrımasın diye de mutlaka emzirmemi söyledi. Tabii bu bnim kafama baya takıldı. Çünkü bizimki toksa nah emzirirdim. Ayrıca emzik de emmediği için bizimki o opsiyon da ortadan kalkıyor. O yüzden o gün bi şekilde kalkışta emecek zamanı ayarlamaya çalıştım kendimce. Uçağa binene kadar her şey iyiydi. Uçağa bindiğimiz anda acıkma ağlamasına başladı. Dedim aha yandık, meme vermezsem hayatta susmaz. E versem kalkışa kadar çoktan emip bitirir. Tabii ağlatacak halim yoktu küçük sevgilimi, dayadım memeyi. İlginç bi şekilde kalkışa kadar emdi hatta kalktıktan sonra da emmeye devam etti. Tabi öyle çok çok bi emme değil bu, arada az az çekiyor. Ama o bile işe yaradı kanımca çünkü sonra uykuya daldı ve bi huzursuzluk duymadı. Hatta öyle bi daldı ki uykuya inene kadar uyanmadı. İnişte de emzireyim istedim ama uyanmadığı için bi türlü veremedim memeyi :D Neyse ki sorun olmadı inerken emmemesi.
Nevşehir havvaalnı çok küçük olduğu için ne otobüs ne de körük var. İnip yürüyerek terminale gidiyorsunuz. Uçaktan inmek için acele etmedim, hatta en son indim. Zaten Çakıl'ı giydir, çantayı al falan derken de sona kaldım :D İndiğimde bebek arabamız bekliyodu bizi, yine görevliye tarif ettim açtı ve ana kucağını taktı. Böylece sorunsuz bi şekilde vardık. Annemle babam bekliyodu zaten havaalanında beni, atlayıp arabaya evin yolunu tuttuk.
Dönüşte de aynı yollardan geçtim. Sadece bu defer tüm yol boyunca uyumadı Çakıl. Kalkıştan sonra biraz uyuduktan sonra uyandı. Biraz mızırdandı. Omuz, kucak derken inişe geçtik. Sonra da dayadım memeyi inene kadar emdi. Hatta inerken küp gibi uyuyodu :D
İşte böyle sevgili okur. El kadar bebeyle tek başıma uçak yolculuğunu sağ salim atlatmış olmanın verdiği gururla yazımı sonlandırıyorum. Maalesef yolculuğa dair bi foto yok, o yüzden alakasız bi Çakıl fotosuyla veda ediyorum :D
0 yorum var:
Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)