Verona
Milano'daki üçüncü günümüzde Verona'yı ziyaret etmeye karar verdik. Yine trene atlayıp 2 saatlik bi yolculuk sonrası Romeo ve Juliet'in şehri olarak anılan Verona'daydık. Tren garından yaklaşık 20 dk yürüdükten sonra Arena'nın da olduğu şehir merkezine ulaşmıştık. Hemen bi turist info bulup haritamızı kaptık ve kalabalığın arasına karıştık.
Elimizdeki haritada bi yürüyüş rotası vardı. Sizi görülmesi gereken her yerden geçirip, tüm şehri turlatıyor. Bunu takip ederek kendi kendimizin rehberi olduk, zaten canımıza minnet bu durum :) Aralarda çok üşüdüğümüzde kahve molası, acıktığımızda yemek molası ve tatlı krizine girdiğimizde dondurma molası vermeyi de ihmal etmedik. Sonuçta gezmek için mi yiyoruz, yemek için mi geziyoruz hala karar veremediğimiz bi durumdayız :D
Arena'nın önünde her daim kuyruk oluyo. O yüzden o kuyruğu göze almak lazım içerisini görmek için. Daha önce ben hiç bu tarz bi yerde bulunmadığım için büyüklüğü beni çok etkiledi. Yüz yıllar önce nası yaptınız arkadaşım öyle bi şeyi! Yalnız orda bi etkinliğe katılmak isterdim gerçekten. Ortamın büyüleyiciliğini hayal bile edemiyorum.
0 yorum var:
Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)