Ölüdeniz - Belcekız
Bu sene yıllık iznimizde daha önce hiç gitmediğimiz bir yerlere gidelim dedik ve rotamızı önce Fethiye ardından Marmaris'e çevirme kararı aldık. Çok yerinde bir karar vermişiz, hiç görmediğimiz yeni yerler görmek, keşfetmek çok iyi geldi bünyelerimize. İnsan yeni şeyler keşfederken bedenen yorulsa da beynen kesinlikle yenilenmiş oluyor. En azından ben her seferinde böyle hissediyorum.
Bir sürü yer gezdik o yüzden, hepsini tek bi yazıyla değil yayarak yazacağım. Umarım bu yayma olayı aylara yayılmaz :D
Gittiğimiz yerler genel olarak şunlar: Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu Civarı, Kayaköy, Gemile Koyu, Marmaris Merkez, Kızkumu, Selimiye, Kumlubük. Hangisini en merakla bekliyorsunuz merak ediyorum :) Benim kişisel favorilerim yazıları yazdıkça ortaya çıkacak ;)
3 gece Ölüdeniz-Belcekız Mevkii'nde, 3 gece de Marmaris merkezde kaldık. Yukarıda saydığım her yere de ya arabayla ya tekneyle gittik. Ama gözlemlediğim kadarıyla arabanız yoksa da hiç dert değil, çoğu yere dolmuşların gittiğini gördüm.
İlk gün vakit geçirdiğimiz Belcekız plajıyla başlıyorum o zaman :)
Ölüdeniz'e öğlen saatlerinde geldik ve eşyaları odaya yerleştirir yerleştirmez kendimizi en yakın deniz olan Belcekız plajına attık. Bu arada otelimiz plaja 7-8 dk yürüme mesafesindeydi. Böyle tercih etmemiz çok yerinde olmuş, çünkü plaja yaklaştıkça gece müzik sesi oldukça yükseliyor ve geç saatlere kadar sürüyor. Gece uykusuna değer veren bi insan olarak birazcık da olsa uzakta olması iyi olmuş otelimizin :) Otelin adı La Boutique Maya, bu sene açılmış. Temizliğinden çok memnun kaldık. Kahvaltısı biraz daha kuvvetli olabilirdi.
Otel'den denize yürürken çarşının içinden geçiyorsunuz. Her türlü cafe, bar, restoran, incik boncuk var burda.
Gelelim Belcekız plajına. Ölüdeniz'in ölü olan kısmına gitmedik biz. İlk gün zamanımızı Belcekız'da geçirdik. Oldukça uzun bir plaj. Şezlong-şemsiye kişi başı 20 liraydı yanılmıyorsam. Sahilde bir şeyler yiyip içebileceğiniz çokça cafe var. Fiyatlar abartı değil, normal denebilir.
Ölüdeniz'in denizinde yüzmeyi çok keyifli bulmadım ben. Ama tabi bu çok kişisel bi şey. Birincisi, plajın denize yakın kısmı tamamen çakıl ki ben çakılda yürüyüp denize girmekten hiç hoşlanmam :) (Thanks to Çeşme-Altınkum :D ) İkincisi, soğuk deniz severim. Gerçi haziran ortasında gittiğimiz için su serindi, ama temmuz ağustosta oldukça ısınıyormuş. Üçüncüsü, dalgalı deniz hiiiiç bana göre değil. Patara'yı da bu yüzden sevmemiştim. Hofffff, çok kılmışım deniz konusunda ya. Halbuki normalde şeker gibi insanımdır, hiç kıllık yapmam :P Ama gelin görün ki denizin o muhteşem rengi ve tepenizden süzüle süzüle sahile inen yamaç paraşütlerinin seyri burayı bambaşka bi hale getiriyor. Yani bi şekilde Ölüdeniz size kendini sevdirmeyi biliyor ;)
[caption id="attachment_1618" align="aligncenter" width="400"]

Bir sonraki Kelebekler Vadisi yazısında görüşürüz o zaman :)
0 yorum var:
Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)