Kışın Denizli'den bir kasa nar geldi. İlk gazla 3-4 tanesini ayıkladık ve kaşıklama suretiyle bir güzel yedik. Ama nar ayıklamak zor iş biliyorsunuz. Bir kasa nar gözümüzde çok büyüdü lakin bir pazar günü kolları sıvadık Aybocumla ve birbirimizi gaza getire getire hepsini ayıkladık :)

Sonuç: 2200 gr ayıklanmış nar! Tamam güzel ayıkladık da nasıl tüketelim bunu :) Öyle mi böyle mi derken en iyi yolun alkol olarak tüketilmesi olduğuna karar verdik. Şaşırdınız mı? Bence hayır :) O zaman buyrun nar likörüne.

500 gr ayıklanmış nar

3 adet çubuk tarçın

250 ml votka

125 gr şeker

65 ml su

Kendimi bildim bileli en sevdiğim öğün kahvaltı olmuştur benim. İlkokuldan liseyi bitirene kadar okula gitmeden mutlaka evde kahvaltımızı yapardık. Annem o saatte kalkıp muhakkak hazırlardı kahvaltıyı, canım benim. Sanırım kahvaltıyı sevmemin en büyük sebebi bu.

Üniversitede arkadaşlarla eve çıktıktan sonra haftaiçi kahvaltıları sekteye uğradı haliyle. Sonuçta üniversite öğrencisi demek, düzensiz hayat demek :) Ama yine de haftasonları mutlaka mükellef kahvaltı soframızı hazırlardık.

İş hayatına geçince kahvaltıya harcayacak 20 dkyı hep uyuyarak değerlendirdim. Başlarda poğaça-simit aldım yedim hep. Ama kahvaltı seven bünyem buna ancak 3-4 ay dayandı :) O gün bugündür her akşam yatmadan önce kahvaltımı hazırlayıp işe getiriyorum. Hem de böyle yumurtalı otlu falan :) Tabi eve geç döndüysem simit-peynir keyfi de yapıyorum arada ;)

Haftaiçi böyle olunca haftasonları o kahvaltı sofrası hazırlama işi bile bana çok keyif veriyor, düşünün bi de onu yemek ne zevkli! Hele bir de birileri geldiyse, değmeyin keyfime :)

Bu da böyle bir anımdır işte, her zaman beklerim kahvaltıya canıms :)

Amerikan servisler: IKEA (Bunlardan eve almayanı dövüyolar :D)

Ahşap dönen kahvaltılık: IKEA

Balık tabaklar: Mudo

Fincanlar: Belgrad'dan

Büyük ekmek sepeti: Paşabahçe

Boyozlar: İskele Fırın / Bostanlı :D

Krepler: Aybocum :D

Son İstanbul tatilimde biraz kafama göre takıldığım doğrudur. Hatta merak ettiğim mekanları tek tek gezdiğim de. Cihangir'deki Geyik Coffee de bunlardan biri. Daha önce bir kaç kez önünden geçmiştim, ancak her İstanbul'a gittiğimizde sürekli bir yerlere koşturduğumuz için uğrayamamıştım. Bu sefer uğrayıp, uzun uzun keyfini çıkardım. Hem de bir sürü eşlikçim vardı ki bunlardan biri canım Aylin'imdi <3 Hatta fotoğrafların bi kısmını ona çektirdim :) Ne yani profesyonel fotoğrafçıyı bulmuşken çalıştıramaz mıyım sandınız! Yo dostum yo, benden kurtulamıyo maalesef garibim hiç bi seferinde :D Diğer eşlikçilerse birbirinden minnoş kediciklerdi.

Mekanla ilgili çok bir şey söylemeye gerek yok. Güzel kahve, güzel sohbet ve özellikle bunların yanında güzel müzik istiyorsanız gidin bi kahve için bence. Ayrıca 19.00'dan sonra da kokteyl servisine geçmeleri de bonusu. O kısmı test edemedim ancak kokteyllerinin namını duydum. Bi dahaki sefere de onları denerim artık ;)

Kılıçalipaşa Mah. Akarsu Yokusu No:22/A Cihangir İstanbul - 05327730013

Instagram: @geyikcoffeeroastery

Eskiden çok sık manikür  yaptırıyordum. Yani haftada 1 değil, ama 2 haftada bir kesin gidiyordum. Bir yerden sonra hem gitmekten sıkıldım, hem de evdeki bir kaç denememden sonra gayet de yapabildiğimi gördüm. Yani evde tv başında bile yapabilecekken, neden hem zaman hem ekstra para harcayayım ki??

Tabii evde manikür yapmak için bence bazı kilit ve gerçekten işe yarayan şeyi edinmek şart. İşte benim yardımcılarım:

1. Manikürden önce tırnaklarımda oje varsa, önce Sephora Bain Dissolvant Express Nail Polish Remover ile ojeleri çıkarıyorum. Bu ürün asetonsuz oje çıkarıcı olarak geçiyor. Yaklaşık 3 aydır kullanıyorum ve çok çok memnunum bu üründen. Artık aseton almam, öyle söyleyim. İlk izlenimimi merak ediyorsanız buraya tıklayarak videomu izleyebilirsiniz ;)

2. Tırnaklarımın uzunluğuna göre ya keserek ya da törpüleyerek kısaltıyorum tırnaklarımı. Eğer kestiysem üzerine törpüyle geçerek düzeltiyorum.

3. Sıcağa yakın ılık suda 5-7 dakika bekletiyorum ellerimi ki etler biraz da olsa yumuşasın ve kolay itilsin. İsterseniz suyun içine biraz zeytinyağı da damlatabilirsiniz ;)

4. Sally Hansen Instant Cuticule Remover'ını bir elimin 5 parmağının tırnak etlerine sürüp 15-20 sn bekledikten sonra tahta çubukla itiyorum. Bu işlemi oldukça hızlı yapıyorum, çünkü bu ürün çabuk kuruyor. Kurumadan önce etlerinizi itmelisiniz. Eğer o kadar hızlı davranamıyorsanız tek seferde 2-3 parmağa sürerek devam edebilirsiniz işleme. Etleri itme işlemi bitince iyice yıkıyorum ellerimi.

5. Eğer fazlalık kalan etler varsa fotodaki eğik uçlu tırnak makasıyla derine girmeden alıyorum. Makası kullanmadan önce en basit dezenfekte aracı olan kolonya ile dezenfekte ediyorum :) Bu noktada siz tırnak eti pensi de kullanabilirsiniz ama ben onu kullanmayı beceremediğim için bunu tercih ediyorum :)

6. Bazen etlerin kalıntılarından iyice kurtulmak istediğimde eski kullanmadığım bir peelingimi tırnak diplerine sürüp, eski bir diş fırçasıyla fırçalıyorum. Deneyin siz de farkı göreceksiniz ;)

7. Uzun zamandır ojemi sürmeden önce altına mutlaka base coat kullanıyorum. Nerdeyse hiç ojesiz gezmediğim için bu base coat en azından bir bariyer görevi görüyor. Ben bunun için Gratis'lerde 3.5 TL'ye satılan NK markasının sarımsak özlü base coatunu kullanıyorum. Çok memnunum.

8. Sırada oje var. Base coat kuruyunca ojemi sürüyorum. Burdaki oje Alessandro markasının Blue Lagoon rengi. Vanilyaclub  sitesi böyle küçük bir boyunu göndermişti. Seyahatler için süper bir boy :)

9. Ardından top coat uyguluyorum. Bu işlem, eğer top coatunuz güzelse ojenin ömrünü oldukça uzatıyor. Ben yine Gratis'lerde 3.5 TL'ye satılan NK markasının Express Fast Dry Top Coat ürününü kullanıyorum ve inanılmaz memnunum. Eskiden çok severek kullandığım NYC Turbo Dry Top Coat artık bulunamayınca arayışa girip bunu keşfetmiştim. Bu fiyata bu performans çok iyi ;)

10. En son olarak Sephora Bain Soin Ongles & Cuticules bakım yağıyla tırnaklarımı nemlendiriyorum. Bu işlemi her hangi bir el kremiyle de yapabilirsiniz. Şahsen bu ürünü bir daha almam ben de. Çok farklı bir etkisini görmedim.

İşte böyle. Manikürümü 30-40 dakikada evimin rahatlığında halledebiliyorum. Sizin de varsa farklı taktikleriniz, paylaşın da hepimiz faydalanalım :)

Sokağa açılan kapı önünün üstünü kapatmışsınız, girişine minicik tahta bi kapı koymuşsunuz, içini ayakları ferforje üstü mermerle kaplı minik masalarla doldurmuşsunuz ve duvarlarını sevimli detaylarla süslemişsiniz gibi düşünün. Bi de burda kahvaltı yaptığınızı! Üstelik yediğiniz her şeyin özenle seçildiğini ve sunulduğunu da düşünürseniz ağzınızın suyunun akmaması mümkün değil :)

Kahvaltınızı zaten yapmışsanız, o zaman da bi sifon kahve içmeye uğramanız şart.

Sabihesi de o kadar tatlı, o kadar hoş sohbet ki. O konuşsun siz dinleyin.

Cihangir'deki bu altı cafe üstü butik otel olan şirin mi şirin yere mutlaka bi şekilde yolunuzu düşürün, benden söylemesi ;)

Kuloğlu Mah. Adile Naşit Sk. (G-4 Sk.) No:6 Cihangir - İstanbul

Web: Heirloom İstanbul

Instagram: @heirloomistanbul