Buralardan bi "Ayci" geçti
Teeee blogumun ilk zamanlarında tanıştık
Ayci'mle. Yani yine bloglarımız üzerinden aslında. Önce yazdığı yazılara hasta oldum, sonra çektiği fotoğraflara, tanıdıkça da kendine...
Kah blog yazılarımıza yorum yazdık, kah feys'ten birbirimize laf attık, kah twitkuşundan menşınlaştık. Ama dönüp dolaşıp hep aynı ortak noktaya geldik: Buluşmalıyız!
Gel gör ki aynı anda İstanbul'da olmamız ama çok yoğun planlar nedeniyle görüşemememiz, onun 2 kez İzmir'e gelişi ama benim ortalarda olmayışım derken hiç görüşemeyeceğimizden korkmaya başlamıştım. Zira evren bizim bir araya gelmememiz için oyun oynuyordu! :p
Taaa ki bundan aylar aylar önce eylül'ün 15'inde izmir'e geleceğini söyleyene kadar. Ve hayrettir ki ben o tarihte izmir'deydim ve iş çıkışı gidip, onu o muhteşem ötesi(!) otelinden alabildim. Yemek yedik, sohbet ettik, güldük, şaşırdık, kahve içtik, kordonun tadını çıkardık kısaca :) Ha bu arada
sünter teyzecimle de tanıştım, ama ayci ona hiç benzemiyordu :) Ayrıca ayci'nin boyu uzuncaymış biraz şaşırdım :)
Ama bununla kalamazdı. Pazar günü dönecekti çünkü. Pazar günü öğlen saatlerinde yeniden buluşup alsancak ara o-sokaklarına daldık. O fotoğraf çekti, ben poz verdim, maske müzesine girelim mi dedim, hadi girelim dedi, şurda oturup bi soda içelim mi dedi, içelim dedim, ben de senin fotonu çekeyim mi dedim, ık mık dedi önce ama sonra çek dedi :)
Bu noktada söylemek isterim ki sanki ayci'yle yıllardır tanışıyoruz. Yani tamam tanıyorduk birbirimizi ama ilk kez yüzyüze gelen iki insan gibi değildik. Yani o ilk andaki yabancılama olayı hiç mi hiç olmadı. Demek ki neymiş, sosyal medya iyi bi şeymiş. Bizim ne kadar da tatlı insanlarla tanışmamıza vesile oluyomuz, bla bla bla :)
Ayci'm, iyi ki geldin. Ama yine gel, yine gel... <3
p.s. ayrıca hala fotolarımı bekliyorum, unuttum sanma :D
0 yorum var:
Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)