Kırmızı - yeşil :)

Perşembe, Aralık 29, 2011 Unknown 9 Comments

Ben girerken yeni seneye, tırnaklarımı unutamazdım :)

9 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

2011 artık bitebilirsin

Çarşamba, Aralık 21, 2011 Unknown 8 Comments

2012 'ye 10, doğumgünüme 30 günün kaldığı; yılın bu en uzun geceli gününden hepinize selam canlar!
Buraları boşladım hede hödösüne hiç girmiyorum. Sonuçta bence boşlamadım :))

Konumuz tahmin edeceğiniz üzere yılbaşı, 2012, kırismıs ruhu falan filan. Hazır aklıma gelmişken de söyleyim, geçen Aybo'ya mail attım. Konuya da kırismıs yazdım. Adam bunu
"kırışmış" diye algılayıp, noluyo lan ne kırışmış falan olmuş. Sesli güldüm yani buna. Hooop, kaldığım yerden devam..

2011 benim için sürprizlerle başlamıştı hatırlarsanız. Doğumgünümdeki bu olay bir anda hayatımdaki önemli bir sürecin başlamasına sebep olmuştu: evlilik! Teklifi aldıktan hemen sonra babayla yüzleşme, ardından ailelerin tanışma faslı, isteme, nişan ve Aybo'nun askere gitmesiyle 2011'in ilk 4 ayı su gibi akıp geçti. 

Ardından gelen 5.5 ay ise inanın hiç de öyle su gibi akıp gidemedi :) Ama askerliğin bitmesiyle gelen rahatlık hiç bi şeye benzemiyormuş valla. 
tambi kırismıs ruhu içindeyiz, kazaklara tikkat :)
 
Son 2.5 aydır ise normal hayata dönmüş gibiyim. Tabi düğünle ilgili her bi detayın kafamın içinde fink attığını düşünmezsek!

2011 ile başlayan bu süreç 2012'nin tam ortasında nihayete erecek neyse ki. Seneye bu zamanlar evli barklı bi kadın olarak yazcam buralara. Oldukça ilginç gerçekten.

2012'den ne istediğime gelecek olursak, aslında çok da uçuk kaçık isteklerim yok. En büyük isteğim heralde, başımızı sokacak evimizi bulmamız :) Onun dışında da pek bir şey yok sağlık dilememden başka. Geri kalan şeyler nasılsa hallolur, diğğğ mi??

Madem öyle hadi şimdi gidin yılın bu en uzun gecesinde ne yapacağınızı düşünün siz. Yani artık sevdiceğinizle romantik bi gece mi geçirirsiniz, yoksa hem de çarşambaya denk gelen bu günde kop koplara mı gidersiniz bilemem :) Aman boşverin, gidin evde film isleyin. Keh keh :)

8 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Momijilendim!

Çarşamba, Aralık 14, 2011 Unknown 17 Comments

Off Ne Giysem blogunun şeker mi şeker sahibesi Billur geçen günlerde ByWonderland'den momijileri 5 takipçisine vereceğini yazmıştı. Ben de elbette ki eksik kalmadım, kalamazdım!! Zaten ne zamandır gözüm vardı o şirinliklerde, şansımı denemekte çekinmedim :) İyi ki çekinmemişim, kovasından çektiği isimlerden biri de ben oldum, hobarey :)

Momiji kısaca mesaj bebeği olarak geçiyor. Ünlü tasarıcımların ellerinden çıkıyor bu arkadaşlar. Ha bir de alt kısmında bir bölme var, küçük bi kağıdın içine mesajınızı yazıp saklıyorsunuz hihi :) Billur da benim için minik bi not sıkıştırmış, sevdim :)

Teşekkürler Billur ve ByWonderland!!

kendi gibi kutusu da pek cici ^_^

dım tıs dım tıs dım tıs, let's party!!!

 eblek pın ve şirin momiji :)

belki bu küçük arkadaş benim yoldaşım olur orda burda her yerde ;)

17 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

200!

Cuma, Kasım 25, 2011 Unknown 7 Comments

Amanin, 200 izleyiciye ulaşmışım. Hobarey!!!! :)

Ayrıca bilogcuğumun 3. yaşına girmesine de tam 1 hafta kalmış ha! 

O zaman haftaya şenliklerle kutlansın bunlar  :)

200'ünüzü de tek tek öperim balıklarım. Güzel haftasonları ^_^


7 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Biri bize ev bulsun!

Cuma, Kasım 04, 2011 Unknown 17 Comments

Bu aralar en büyük konumuz, olayımız ev arayışımız. Aybo'nun kaldığı ev 7-8 aydır satılıktı ve sonunda bir kaç gün önce satıldı. Tabi satıldığında uygulayacak bi eylem planımız yoktu henüz. O yüzden şu anda bir kaç sorunumuz var:

1. Aybo, yeni ev sahibinin verdiği mühlet sonunda nerede yaşamaya başlayacak biz ev alana kadar?
2. Biz evi nerden almalıyız? :)

Elbette ki güzel şeylerden bahsediyorum burda. Sonuçta kendi evimizi alabilip onun içine yerleşmek çok güzel bi şey ve maalesef herkes bu kadar şanslı değil. Bunun yanında yukarıdaki soruların da cevaplanması gerekiyor :)

Aslında en güzel plan şu 1 ay içinde evi alabilmek ve Aybars'ın direkt o eve yerleşmesi. Ama tabi 1 ay oldukça kısa bir süre alacağın eve karar vermek için. Bizim daha hangi semtte oturmaya karar veremediğimizi de düşününce, daha da bir vahim görünüyor durum. Hoş tüm boş kalan zamanlarımızın enerjisini nette ev aramaya adamış durumdayız ama bakalım ne olacak.

Hadi bakalım izmirli bilogırlar, bi fikir verin bi gücünüzü gösterin yauuuuu!!! :)

17 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

İyi tatilleeerrrrr :)

Cuma, Kasım 04, 2011 Unknown 0 Comments

Ben şimdi gidiyorum, 9 gün sonra geliyorum. 

Hepinize iyi bayramlar, iyi tatiller bilogcularım. Öperim hepinizi!!!!


0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Ortaya karışık fotolu post

Perşembe, Kasım 03, 2011 Unknown 11 Comments

1. Çevir-aç kapaklı sodayı açarken elini kesen ilk insan olabilirim.

2. Fabrikanın belki de en güzel yeri yeşillikli bahçemiz. Özellikle yazın öğleden sonra 15-20 dk.lık hava almalarımız paha biçilemez :)

3. Bahçedeki magnum keyfi ise daha da bi paha biçilemez :)

4. Ayak kardeşliği via Gözde :)

5. Yine bir siesta zamanında. Biz bu zamanlara GP(Garden Party) diyoruz kısaca :)

1. Bu nevresimimin hastasıyım. 2 sene önce doğumgünümde Seko almıştı. Markafoni'de İssimo markasıyla bulabilirsiniz sanırım ;)

2. "Çünkü o yüzük parmağım" isimli çalışmalarımdan.

3.Elvis kedisi uzatılmış bacak görürse hiç gözünün yaşına bakmaz, hemen kurulur. Üstelik böyle türlü şebeklikler de yapar itinayla.

4. Tabi zaman zaman sehpanın altından sinsice de yaklaşarak atağını yapabilir :)

5. Yine 2. maddedeki aynı isimli çalışmamdan bi örnek :)

6. Bkz. 1 ^_^

1. Yakında doğum yapacak bir iş arkadaşım için Nazo'cumun o güzel ellerinden çıkan taç. Teşekkürler tekrardan Nozo ;)

2. Seyahatperest Özge'den sevimli bloknotlar kazanmıştım 1 ay kadar falan önce. Kağıthane'den bu bloknotlar. Ama çok tatlılar :) Sana da yeniden teşekkürler Özge ;)

3. Kafepi'nin katkılarıyla düzenlenen Oktoberfest için Styleboom twitter'dan bir yarışma düzenlemişti. "Bu gece herkese benden bir bira cunkuuuu..." diye başlayan cümleyi kendince tamamlayan 1. 5. 10. falan diye giden sıralamalardakilere davetiye hediye ediyolardı. Tesadüfen ben de işten dönerken twitter'a bakıyodum ve hemen  "isten yeni ciktim, onu kutluyorum!" diye tamamlayıp gönderdim. Meğer ilk gönderenmişim :) Davetiyeyi kazandım, üstelik tam da o haftasonu İstanbul'a gidiyordum. Ama planlarımızı önceden yaptığımız için gidemedim, onun yerine birine hediye ettim ben de o gitti :) Heyy size de teşekkürler hayatıpiyealın ve Styleboom ;)

4. Nazo'nun tacı ne kadar da tatlı bi şekilde paketlediğini görüyoruz bu karede de :)

1. Geçenlerde bi sofra kurmuşuz, bi pazar yemeği yemişiz sormayın gitsin. Fotoda çok bi şey görünmüyo biliyorum ama hasan paşa köfte, pilav ve çorbaydı ana menümüz :) Bu görünenler de midye, zeytinyağlı pirinçli kabak. yummy!

2. Aybo'cum askerden döndüğünde Denizli'de yediğimiz ya da semirdiğimiz yemekten meyve faslı.

3. 3 hafta önce falan İstanbul'a kaçmıştık haftasonu. Galata köprüsünün altındaki restoranların birinde yine semiririken :)

4. Aynı gün akşam yemeği için Nişantaşı'naki Elio restorana gittik. Yemekler muazzamdı. Karidesli kabaklı risottoyu kesin yiyin he. Bu da mis gibi tiramisu.

5. Aynı haftasonunun son yemeğini de caddedeki bi buçukta yedik. O ne güzel kanattı öyle arkadaş. Ye ye doyamadık desem de inanmayın. Öküz gibi doyduk affedersiniz :)

6. Canımın kuşunun askerden geldiği ilk an, Havaş'ta :)

1. Aybo'nun askerden döndüğünün ertesi günü gittiğimiz düğünden. Hıhım, çok mutluyuz kavuştuğumuz için :)

2. Penti bu sene ütü ile çoraba yapıştırılan stikerlardan yapmış. E görünce haliyle dayanamadım ve bu twitkuşluyu alıp siyah çorabıma denedim. Ama çok tatlı olmamış mı??

3. Son okuduğum kitaptır kendisi ki bitireli 2-3 hafta oluyo ve o günden beri de yeni kitaba bşlayamadım. Tam bi yüz karasıyım biliyorum. Bu kitabı alın okuyun arkadaş. Ben ki kitap süründürme potansiyeli yüksek olan bi insanımdır, özellikle çalışmaya başladıktan sonra. Ama bu kitap nası değişik, nası kolay okunası sormayın gitsin. Konu kısaca şu: Bi kadın var, ölüyo, sonra karınca olarak reenkarne oluyo. Sonra olaylar gelişiyo tabi. Çok komik ayrıca, okurken baya da bi güldüm yani :)

4. Bi kot bi tişört blogunun sahibesi pinkfreud eldiven dosyasını açmak için okuyucularından yardım istemişti. Benim de tesadüfen o gün eldivenlerim yanımdaydı ve foto çekip yolladım. Aha da burda detaylar.

5. Sabahın köründe servisin gelmesini beklerken çekilmiş bi kare işte, küçükyalı sahil olur kendisi.
1. Saçlarımı kestirdiğimde Göztepe'deki Balıkçım'da yemeğimizin gelmesi beklerkene.

2. Serviste İzmir'e dönerken yaptığım türlü şebeklikten bi kare :)

3. Hesi'ciğim İstanbul'a bir gittiğimde buluştuğumuzda bu kolyeyi hediye etmişti. Çok tatlı, bayılıyorum! Ofiste fena sükse yapmıştım bu kolyeyi taktığım gün, hehe :) Teşekkürler Hesiiiiii!!!!

4. Tayfa'da nomnom balıklarımızı bekliyoruz ki biz.

5. Gözde şeker bak dedi, baktım ben de :)


Ohhhhhhhhh beeeeee, ne uzun post oldu bu böyle. Bence sonuna kadar okuyan candır bunu!! :)

11 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Save the date!

Salı, Kasım 01, 2011 Unknown 10 Comments

Tembel blogger Pın karşınızda!!!

Deli şey birikti yazacak. Hepsini yazmak istiyorum, ama başına oturup yazacak iştah yok içimde. Du bakalım, o da olacak :)

Düğün tarihimiz belli oldu!! Aslında taaaa 2 ay öncesinden belli olmuştu da işte tembellik böyle bi şey :) Düğün tarihimizin aralığına karar verir vermez gidip mekanı da ayarladık. Düğün Denizli'de olacak tahmin ettiğiniz üzere :) Begüm'lerin yaptığı oteli ayarladık biz de, Richmond'ı. Tarihimiz de 7 Temmuz Cumartesi. Düğünden tam bi hafta önce de Avanos'ta olacak kına + düğün tadında bi şey. Biliyorum çok gereksiz bi şey olduğunu düşünenleriniz çoktur böyle bi aksiyonu ki ben de öyle düşünüyordum eskiden. Ancak işin içine girince olayların hiç de öyle olmadığını acı bi şekilde anladım :) Neyse ben olaya şöyle bakıyorum, 2 hafta üst üste ye, iç, eğlen :) Bridezilla olmaya hiç niyetim yok, şimdiden söyleyim :D

Düğünle ilgili detayları tabi ki de düşünmeye başladım, nolacağıdı yani!! Mesela nikah şekeri, davetiye, düğün konsepti gibi detayları kesinleştirdik sevdicekle. İşte gelinlik faslı var bi ara halledilmeis gereken. Ama henüz o konuda hiç bir somut adımım yok. Hem daha erken bence. Bi kaç ay daha onu kafaya takmayabilirim gibi geliyo.

bu arkadaşlar da önümüzdeki 9 ayı planlarken benim en büyük yardımcılarım olacak, hatta oluyolar fazlasıyla. aklıma gelen her detayı yazıyorum ki unutulmasın, heba olmasın güzelim fikirler :)

 hihi :)


Hadi şimdi bu kadar yeter, gittim ben. Hasretle kucaklarım hepinizi :)

10 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Çok zor, çok...

Salı, Ekim 25, 2011 Unknown 0 Comments

Günlerdir üzerimizdeki uğursuzluklarla uğraşıp duruyoruz. Önce kahrolasıca teröre kurban giden gencecik askerlerimiz, ardından istanbul'da olan trafik kazası ve son olarak van'daki acı ama çok acı deprem...

Ben böyle zamanlarda pek bir şey söyleyemem, yazamam. İçimdeki duygularımı dışa vuramam. Ama bu demek değil ki kalbimde ve aklımda fırtınalar kopmuyor. Günlük işlere dalıp gitsem de bazen kalakalıyorum öylece. Düşünüyorum, üzülüyorum, sövüyorum, lanet ediyorum...

Televizyona, gazeteye bakamıyorum 3 gündür. Yüreğim kaldırmıyor, gözlerim doluveriyor hemen. Yatağıma yatınca vicdan azabı çekiyorum, yorganı kafama çekip düşünmemeye çalışıyorum ama olmuyor.

Bunları niye yazdım onu da pek bilmiyorum aslında şu anda. Bazen konuşarak değil de yazarak içini dökmek daha iyi olduğu için mi??? Hem zaten yeterince dökebildim mi ki içimi??

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Hayır, depresyonda değilim!

Pazartesi, Ekim 17, 2011 Unknown 7 Comments

Dibim gelmişti ve benim artık her ay kuaföre gitmekten sıtkım sıyrılmıştı. Evde olan tarçın bakır, papatya sarısı ve sanırım acık kumral gibi bi rengi karıştırarak (sırayla kabaca 2/4, 1/4, 1/4 oranlarında) aha da şu anki rengh elde etmişim. Eski halinden 2 ton kadar koyu hafif de kızıllaştı. Ama sonucu sevdim ben.
Bu yetmedi, geçen gün eski fotolarıma bakarken kahküllerimi özledigimi farkettim. Ve hadi kestireyim yine dedim. Sonuctan yine memnunum :)
Ayhhh pazartesi pazartesi bu ne memnuniyet arkadaş! :)
Öpt. Kib. Bye.
P.s. Telden yaptım postu, bakalim sonuç ne olacak.

7 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Buralardan bi "Ayci" geçti

Cuma, Ekim 07, 2011 Unknown 10 Comments

Teeee blogumun ilk zamanlarında tanıştık Ayci'mle. Yani yine bloglarımız üzerinden aslında. Önce yazdığı yazılara hasta oldum, sonra çektiği fotoğraflara, tanıdıkça da kendine...

Kah blog yazılarımıza yorum yazdık, kah feys'ten birbirimize laf attık, kah twitkuşundan menşınlaştık. Ama dönüp dolaşıp hep aynı ortak noktaya geldik: Buluşmalıyız!

Gel gör ki aynı anda İstanbul'da olmamız ama çok yoğun planlar nedeniyle görüşemememiz, onun 2 kez İzmir'e gelişi ama benim ortalarda olmayışım derken hiç görüşemeyeceğimizden korkmaya başlamıştım. Zira evren bizim bir araya gelmememiz için oyun oynuyordu! :p

Taaa ki bundan aylar aylar önce eylül'ün 15'inde izmir'e geleceğini söyleyene kadar. Ve hayrettir ki ben o tarihte izmir'deydim ve iş çıkışı gidip, onu o muhteşem ötesi(!) otelinden alabildim. Yemek yedik, sohbet ettik, güldük, şaşırdık, kahve içtik, kordonun tadını çıkardık kısaca :) Ha bu arada sünter teyzecimle de tanıştım, ama ayci ona hiç benzemiyordu :) Ayrıca ayci'nin boyu uzuncaymış biraz şaşırdım :)

Ama bununla kalamazdı. Pazar günü dönecekti çünkü. Pazar günü öğlen saatlerinde yeniden buluşup alsancak ara o-sokaklarına daldık. O fotoğraf çekti, ben poz verdim, maske müzesine girelim mi dedim, hadi girelim dedi, şurda oturup bi soda içelim mi dedi, içelim dedim, ben de senin fotonu çekeyim mi dedim, ık mık dedi önce ama sonra çek dedi :) 


Bu noktada söylemek isterim ki sanki ayci'yle yıllardır tanışıyoruz. Yani tamam tanıyorduk birbirimizi ama ilk kez yüzyüze gelen iki insan gibi değildik. Yani o ilk andaki yabancılama olayı hiç mi hiç olmadı. Demek ki neymiş, sosyal medya iyi bi şeymiş. Bizim ne kadar da tatlı insanlarla tanışmamıza vesile oluyomuz, bla bla bla :)

Ayci'm, iyi ki geldin. Ama yine gel, yine gel... <3 

p.s. ayrıca hala fotolarımı bekliyorum, unuttum sanma :D


10 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Saçlar yine kısaldı

Cuma, Eylül 30, 2011 Unknown 13 Comments

Saç postlarından konu açılmışken aradan çıkarayım bunu da dedim. 2 hafta önce saçlarımı yine kestirdim. Bu sefer önleri de kısalttırdım oldukça. Kuaför bu sefer istediğim gibi kesemedi pek. Yeterli açıyı veremedi. Bariz küt gibi oldu yani saçlar :)

Hiç bir zaman saçlarım gereğinden fazla kesilince moralimi bozduğumu hatırlamıyorum. Kökü bende nasılsa mantığı oldukça oturmuştur bende. Biraz fazla oturmuş da olabilir hatta :) Bi gün 3'e vurdurup kafayı gelirsem şaşırmayın yani :) O yüzden kısalığı sorun etmedim ama işte şekli çok küt gibi oldu diye başta pek hoşlanmamıştım. Ama sağolsunlar twitter'dan zevkine güvendiğim arkadaşlarım da yakışmış diye geri bildirimde bulununca moralim düzeldi.

Sonrasında görenler de beğendi zaten. O yüzden şu anda mutluyum. Demek ki düşündüğüm kadar garip ya da kötü olmamış yorumunu yapabildim.

Bir de herkes rengi soruyo, ne renk bu diye. Bi adı yok maalesef. Çünkü 3 rengi karıştırıyomuş kuaförüm dediğine göre. Ama sanki bal köpüğü ve karamel arası bi renk kendisi :) Çok nev-i şahsına münhasır bi saç rengim var, kahretsin!! :)



 kuaförde iş bittikten hemen sonra

 odamdaki süpersonik ikea sallanan koltuğumda :)


 
yıkayıp köpükleyince böyle oluyor ilk hali.

bi gece yatıp kalkınca da köpüğün üstüne, böyle :) ayrıca burdaki kolyemi Hesionka'cım hediye etmişti. öperim onu burdan bi kez daha ^_^

13 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Örgü saç güzeldir

Salı, Eylül 27, 2011 Unknown 2 Comments

Kıyafetim orta çağdan kalma gibi olduğu için, örgü saçın hoş olacağını düşündüm. Kuaför de iyi iş çıkardı, pek beğendim vesselam :)





bu küçük kelebekçiği de konduruverdim kafama :)

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Düğün dernek, oy oy da oy oy

Salı, Eylül 27, 2011 Unknown 0 Comments

Takip edenler bilir, nisan'da aybo'cuğumun -e artık benim de- kuzenini nişanlamıştık yabancı damadımızla. 2 hafta önce de düğünleri vardı, bahsetmiştim. Biraz gecikmeli bir yazı oldu ama bu ara tembellik had safhada bende. 

Düğün aslında gayet Türk tarzı oldu. Şöyle ki: perşembe akşam kına gecesi yaptık. Hem de tıredişınılın dibine vurduk. E tabi erkek tarafı Belçikalı olunca, böyle şeyler acayip ilgilerini çekiyor. Zaten tüm adetleri görmek istediler. Bir zeybek ekibi vardı. Begüm - Colin'i ve bir kaç tane daha yakın gençleri kızlı erkekli halk oyunları kıyafetine büründürdüler. Gelin ortaya alınarak sahnede kına adeti yapıldı. Tabi pist meraklı Belçikalılar ile doluydu :) Ardından ailecek harmandalı oynandı, her ege düğününde olduğu gibi :)

Sonrasında normal kıyafetlerimize geçip eğlenmeye devam ettik. Fotoromana geçelim.

evden çıkarken her şey normaldi :)
 getirin gelini, getirin kınayı!

 çok da güzel mum tutarım!!

 happy family :)

 gelincim.

 müstakbelcim :)

çok fena havaya girmiş birileri burda!! :)

Devam edelim. Cuma günümüz boştu. Evde takıldık, halledilecek ufak ayrıntılar vardı, onları hallettik. Öyle takıldık yani. 

Cumartesi sabah ise 8buçukta başladı mesaimiz. Kuaföre gittik bi posta, sonra tabi doldurduk orayı biz bi sürü kadın :) Ufak çaplı bir kriz yaşadık kuaförde ama neyse ki çabuk atlattık. Begüm'ün gelinliğine oje döküldü!!! Ama çok şükür ki beyazdı ve sadece alt taraflara denk geldi. Hemen asetonla müdahalelerimizi yaptık, Begüm'ü sakinleştirdik, makyajı kurtardık bu sayede ve devam ettik yolumuza. Önce nikah oldu öğleden sonra, akşam da düğün. Bir de Belçikalılar sabahın 6sına kadar eğlenirlermiş düğünlerinde. O yüzden gece 1'den sonra otelde diskoya çevrilmiş terasa geçtik tüm gençler. Biz Aybo'cumla 4buçuğa kadar dayanabildik. Ama Belçika grubu sonuna kadar içmiş, eğlenmiş. Ne enerji arkadaş!! :) Yeni evlilerimiz de sabahın 9unda balayı için yola çıktılar!!
Hadi biraz da o fotolara bakalım ve yazımızı gönül rahatlığıyla bitirelim :)

 nikah sonrası evin bahçesinde pozlar :)

 :))


 çok eğlendim ben valla :)


bi boy fotosu lazımdı :)



 bunlar da öyle tpluca çekilen fotolar fln işte :)

bu da gelinliği merak edenler için gelsin :)

Bi sonraki yazıda saçımın farklı açılardan fotolarını göreceksiniz. Stay tuned ;)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Sonunda bitti...

Cuma, Eylül 23, 2011 Unknown 9 Comments

Sonunda askerliğiMİZ bitti. Aybars şu sıralar uçaktan inmek üzere olsa gerek. Hemen bu akşam Denizli'ye kaçıyoruz. Yarın yine katılmamız gereken bir düğün var.

2 hafta önceki düğün detaylarını vermedim henüz size. Onu da yazacağım en kısa sürede (umarım). 10 gün önceki ilk karşılaşmamızın heyecanı bügün yok üzerimde. Çünkü o gün gerçekten çok farklı duygular içindeydim. Özellikle havaalanında çıkmasını beklerken, kalbim duracak gibiydi. 5 ay sonra ilk kez birbirini görmek nasıl olacaktı acaba? Bu duygularla boğuşurken, kapıda görünüverdi zaten :) Sarıldık sımsıkı. İlk 5 dakika ne yapacağımızı pek bilemesek de hemen adapte olduk yeniden birbirimize. 

Bugün hissettiklerim ise çok daha farklı. Daha çok rahatlama gibi. Yani gitti ve bitirdi geldi askerliğini. Bundan sonra tüm zamanlar bizim. Bundan daha güzel ne olabilir ki bizim için. 

Hadi ben şimdi 1 saat daha çalışayım, sonra da kendimi sevdiceğimin kollarına atayım :) Siz de haftasonunun tadını çıkarın ;)

begüm ve colin'in nikahından sonra çekilen bi poz. Mr. & Mrs. Smith gibi olmuşuz biraz ama :) Bu arada 10 kilo vermiş bizimki, pek de iyi olmuş :)

9 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)