Mini Balkanlar Gezisi - Mostar & Dubrovnik (3. Gün - 15.11.2010 Pazartesi)

Pazar, Aralık 19, 2010 Unknown 1 Comments

Gezimizin 3. gününde düştük yollara. Bi gün önceki Saraybosna turumuzdaki servisimizle konuşmuştuk. Sabah bizi hostelimizden alıp Dubrovnik'e götürecek, giderken de Mostar'a uğrayacaktık. Araba kiralamanın baya pahalıya patlayacağından bahsetmiştim daha önce zaten. O yüzden bu ayarlama oldukça iyi oldu. Hem de bilmediğimiz yollarda araba kullanma olayından da yırtmış olduk. Şimdi neler yapmışız fotolarla devam edelim bakalım.

gezi planını yaparken Mostar yolunda kuzu çevirme yapan yerlerin olduğunu öğrenmiştik. e tabi yemek manyağı bi grup olarak bunu paz geçemezdik :) Zdrava Voda'da durduk, zaten aç olmayan karnımızı doyurduk :)

porsiyonu benim için iyiydi ama tabi ki yeterli değil diyenler oldu :) 11 lira gibi bi şeydi porsiyonu. bir de bana eti bol olan kısmı denk geldi, ama dikkat edin çok kemikli yerlerini getirmesinler. getirirlerse de uyarın ;)

mekanın arka kısmından hoş bi manzara

Mostar'dayız ama nerdeyiz :)

koş koş, ceca gelmeden bi foto çekinelim :)

mission completed!!
savaş zamanında acayip zarar görmüş bu cami. ama restore etmişler. öncesi - sonrası.
no comment..

:))
işte meşhur Stari Mostar yani Mostar Köprüsü. yeri gelmişken biraz bahsedeyim Mostar'dan. Saraynosna savaşı sırasında Mostar'da da müslümanlar - hristiyanlar arasında bi iç savaş başlıyor. o kadar ki hırvatlar köprüyü yıkıyorlar. 1997 yılında UNESCO'nun desteğiyle yeniden yapılması için çalışmalar başlıyor. 2004 yılında da bitiyor çalışmalar. Türkiye'den de bir ekip çalışıyor yeniden yapım aşamasında.

köprünün üstünde, tam da ortasında ben


Mostar'da hala halk ikiye bölünük durumda. müslümanlar yani boşnaklar nehrin doğu kısmında ki yukarıdaki fotolar bu kısma ait. batı kısmında ise hristiyanlar yani hırvatlar yaşıyor. zaten farkı hemen anlıyorsunuz. bi tarafta camiler var, diğer tarafta da kiliseler.
ceca ve fatih :)
diğer yakaya geçtik.


iç savaş oldukça ağır geçmiş. buna bi örnek.
binanın tarafındaki 3456543 farkı bulun.

işte gayet büyük bi kilise.

sanırım köprünün yeniden yapılmasıyla iki taraf tekrar bi araya geldi demek istenmiş. buna sevinilmiş mi tartışılır tabi.

nehrin üstündeki bi sürü köprüden biri daha.

 ve Mostar'dan ayrılma vakti..

O zaman Dubrovnik fotolarıyla devam edelim. Akşam 8 gibi Dubrovnik'teydik. Bakalım neler yapmışız. 

 odamızdan küçük bi görüntü. Rooms Vicelic'te kaldık. geceliği 20€ idi kişi başı. biz çok sevdik hostelimizi, çok şirindi. hoş Dubrovnik'te genelde hostel değil de apartman dedikleri olay var. insanlar evlerinin katlarını ya da odalarını kiralıyolar.

 bu da apartmanın olduğu sokaktan bi görüntü. ilerleyen fotolarda da göreceksiniz, Dubrovnik böyle bi sürü ara sokaktan oluşuyo. merdivenli falan. kaybolup gitmek sokaklarda çok zevkli ;)

 koblosuz nete bağlanmaya çalışıyorum :)

 yemek için durağımız Spaghetteria Toni oluyor. Dubrovnik'in mutfağı İtalyan mutfağından hallice. makarnalar, lazanyalar, pizzalar çok şehirdeki restoranlarda. bu resimdeki cevizli falan tortellini idi sanırım. oldukça lezzetliydi. masadaki herkes oldukça beğendi makarnaları. cidden lezzettliydi.


 bu da benim yemeğim, karnabaharlı brokolili lazanya. ben pek sevdim. mmmmmmm :)
fiyatlar Saraybosna'ya oranla daha yüksek. yani mesela makarnaların porsiyonu ortalama 10€ gibi bi şeydi. tabi daha yüksek fiyatlı olan yerler de vardı. ama ortalama bu fiyata çıkarabilirsiniz akşam yemeğini.


 tirbiyesizler!!!!

 tam takım tıkınırken :)

 Old Town  - Stradun (ana cadde oluyor kendisi)
 şüko'dan sanatsal çalışmalar

 :))

 uzaklarda biz
 Clock Tower

 noliiiii

 çok güzelsin Dubrovnik..

 işte ayakkabı tutkumun doruk noktası :)

 fırt'cımmmm, canım arkadaşımmmm..

 hiç haberimiz yok valla, paparazziler hep peşimizde!!!

 Pile Gate

 Old Town'un dışındaki durak

Ha gayret Pın son 2 gün kaldı. Bitirebilirsin artık bu işi!!!

1 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Hadi acele edin!!!

Cumartesi, Aralık 18, 2010 Unknown 0 Comments

2010 bitmeden bi tatilimde ben de ayaklarımı çektim. ohhhh içim çok rahat valla. içinizde bunu yapmayan varsa acele etsin, yıl bitiyo olum. çekmeyenleri dövüyolarmış!!

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Minik kedişe yuva!!!!

Perşembe, Aralık 16, 2010 Unknown 0 Comments

marlene yolda bulduğu minik kediciğe yuva arıyor. Eğer sahiplenmek isteyen varsa buyursun burdan yaksın.

minikin bi kaç fotosu:

pek şeker yauuuu :)) paylaşın bi de ha ;)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Mini Balkanlar Gezisi - Saraybosna (2. Gün - 14.11.2010 Pazar)

Salı, Aralık 07, 2010 Unknown 7 Comments

Saraybosna'daki ikinci günümüzde tünele gitemeye karar vermiştik. İlk gün turist info'ya uğrayıp bilgi alalım dedik, nasıl gideriz falan diye. Onların hali hazırda bi turları varmış. Hem tünele götürüyolar, hem Saraybosna'nın tarihini anlatıyolar, hem de şehir turu attırıyolar. Mantıklı geldi hepimize. Hem çok bilgi sahibi olmadığımız tarihi ve savaş hakkında bilgi almak süper olacaktı. Kişi başı 20€ idi, her cent'ine değdi. İyi ki yapmışız böyle bi şey. Tünelin detayları aşağıda. Ama şimdi ben yine günün başlangıcından itibaren fotolarla devam edeceğim ;)
sabah kahvaltısını Pekara Edin'den aldık. pekaralar bizim burdaki poğaça falan yapan fırınlara benziyo. tabi ki Boşnak Böreği de aldık, afiyetle yedik. çok güzeldi, öyle ki fotosunu çekmeyi unutmuşuz :))

görüldüğü üzere bu da bi Türk restoranı. adam Türk olduğumuzu anlayınca güzel demleme çay getirdi, afiyetle içtik.

geziye çıkmak üzere turist info'nun önünde beklerkene.

şehrin her yeri bu şekilde toplu mezarlarla dolu. çok acı gerçekten, çok hüzünlü... insan bu manzarayı görünce boğazındaki düğümü ne yapacağını bilemiyor...

savaş zamnında bi aralar barış güçlerinin de bulunduğu bi tepeye çıkıyoruz. bu görüntüler de oraya çıkarken çekilmiş Saraybosna fotoları.


etrafı hep böyle dağlarla çeyrili şehrin...düşünün ne kadar kolay kuşatmak böyle bi şehri..

offff...

bahsettiğim yere geldik

sur gibi bi yer

dağlar dağlaaarrrrrr...

manzaraya bayılız biz hepcek :)

tatlı mı tatlı rehberimiz ely. boşnaklar, hırvatlar hep güzel insanlar :)

manzaraya sırtımı dönmüşüm ayıp olmuş biraz ama, foto uğruna yapılır böyle şeyler :)

surun iç kısmındaki pencerelerden dışarıya çıkınca yaklaşın 2 - 3 metre genişliğindeki yerden uçurum manzarası.

dur begüm, kıyma banağğğğğ :)

yükseklik korkum nedeniyle bu pozu ben veremedim. ama kıvırcığım beni de biraz korkutarak yaptı. canııımmmm :)) (evet burda aşkım kabardı, doğru)

tutunalım, düşmeyelim!!!

no comment :))

bi sonraki durak için gitmeye hazırız komutanım!

bu da şehrin en büyük toplu mezarıymış. düşünebiliyo musunuz ya şehrin göbeğinde bu mezarlar. her gün insanlar görüyo bunları. cok zor çookk..

tünele geldik.


Tünel: 92-95 yılları arasındaki Sırbıistan - Bosna savaşı sırasında Saraybosnalılar'ın artık umutlarını tükettiği zamanlarda bir tünel yapmaya karar verirler. Amaç etrafı tamamen sarılmış şehirlerine diğer şehirlerden ilaç, yiyecek ve silah sokup güçlenmektir. Bu tünel savaşın kaderini değiştirmiştir. 4 yıl süren savaşta Saraybosna'nın düşmemesinin neredeyse tek sebebi olmuştur. O yüzden onlar için çok önemli bir yere sahip.

Tünelin geçtiği yer oldukça ilginç. O zamanlar, barış güçleri -ki kendileri sadece olayları izliyolar- havaalanında konuşlanmışlar. Tünelin başlangıcı havaalanının çok yakınındaki bir ev. Havaalanının altından geçerek şehrin dışına ulaşıyor. Yani barış güçlerinin altından geçiyolar.

Tüneli kazmaya başlamadan önce barış güçlerinden yardım istiyor Saraybosnalılar. Ancak barış güçleri tarafsız olduklarını, böyle bir şey için yardım ederlerse ortalığın karışacağını söyleyerek destek olmuyolar. Madem öyle işte böyle diyerek altlarından yardırıyo Saraybosnalılar :)

burada oturduk. önce ely bize tünelle ilgi bilgileri verdi. ardından da kısa bi video izletti savaş zamanına ait. 
ely bizimle yaşıttı. yani savaş çıktığında 8-9 yaşlarındaymış. çok net hatırlıyor çoğu şeyi. saldırının ilk günü sabah kalktıklarında gördükleri şey şehrin üzerine çökmüş olan simsiyah dumanmış. savaşa ait ilk görüntü bu aklımdaki diyor. bir kaç anısını daha anlattı. onları da paylaşacağım daha sonra.

şehrin nası kuşatıldığını gösteren harita.

tünelin yaklaşık ilk 25 metresi ziyaretçilere açık. görüldüğü gibi ben bile eğilmişim. iri yarı askerlerin sırtlarında 50-60 kiloyla her gün en az 2 sefer yaptıklarını düşünün bi de. uznluğu ise yaklaşık 1 km, eni de 1 m. üstelik kazarlarken su çıkyor burdan. dizlerine kadar da suya batmış bi şekilde yürümek zorunda kalıyolar!!!

delik deşik evler oldukça çoktu.

savaş zamanından bazı fotolar.

 gezimiz bitti, artık akşam yemeği vakti :) okuyamayanlar için Restoran Staklo


yemekten önce ikram, kajmak(hıhı ever, kaymak işte). çok lezzetliydi beaa.

bildiğimiz şeyler.

biftek isteyen arkadaşlar üstlerini batırmasınlar diye önlük bağladılar :)

aha da biftek.

bunu aybars istemişti. köfte gibi bi şey bu, ama içi dolu. sebze vardı yanlış hatırlamıyosam. tatmıştım, güzeldi.

bu da benim yemeğim: Bosnian Sword. öküz gibi doyurmuştu çok afedersiniz :) adamların et yemekleri çok lessetli, sanırım etlerinin güzel olmasından. fiyatlar Saraybosna standartlarına göre biraz yüksekti. et yemekleri 8 ile 12€ arasında değişiyodu.

yemek sonrası kavhe içmece, palaçinke yemece.

Ferhadija caddesi

şebeklikler :)

Sarajevo Cathedral(Cathedral of Jesus' Heart )

yihhhuuuuuuu :)) (flaşın azizliğine uğramışım)

Türkçe misin mübarek!!!

Etarnal Flame, 2. Dünya Savaşı srasında öldürülen insanların anısına..

Marshall Tito caddesi


Metropolis adında süper bi cafe, tatlıları çoook güzeldi.


donduuuuumaaaa, mmmmmmm leziz.

cık cık ne ayıp, dondurmanın içine hiç parmak sokulur mu!!!

nutella cake

milka cake

savaş zamanında ölen 2 - 18 yaş arası çocuk ve gençlerin isim ve doğum-ölüm yıllarının yazılı olduğu platformlar...

onların anısına dikilmiş heykel. etrafındaki silindirin üzerinde irili-ufaklı ayak izleri var. çok vurucu bi karşılaşma oldu hepimiz için :(


şehrin göbeği yine...


gecenin güzelliğinde Latin Bridge...

Böylece 2. günün sonuna geldik. 3. gün Mostar'a geçiyoruz. İzleyin beni anacım.

7 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)