İstanbul(Cumartesi)
Üzerinden 1 hafta geçmiş olabilir, evet kabul ediyorum. Ama bu yazma tembelliğime henüz bi çare bulabilmiş değilim. Geç olsun güç olmasın demişler :PFotolarla anlatayım bu sefer. Daha iç açıcı olur. Hem uzun zamandır da foto koymuyodum.

Film Ekimi film festivali kapsamında gösterilen Nine - 9 animasyon filmine giderek başladık cumartesi gününe. Erken saatte kalkıp 11.30 daki seansına yetişebilmek için İstiklal'de dilimiz dışarda koştuğumuzdan da bahsetmeden geçemeyeceğim :) Zira İstanbul trafiği erken kalkma falan dinlemiyor!!

Film gerek konusu, gerek konunun işlenişi ve gerekse animasyon kalitesiyle gayet güzeldi. Eğer bi şekilde izleme fırsatı yakalarsanız, mutlaka gidin görün derim.
İzlediğime mutlu oldum bu filmi şahsen. İyi ki koşturup yetişmişiz :)
Ardından Begüm bizi Mandabatmaz'a götürdü, şöyle güzel bi kahve içmeye. Kahvesinin özelliği çok yoğun ve köpüğünün gayet kalın tabakalı olmasıymış. biz de içtik ve onayladık. Ha ayrıca çok da ucuzdu yahu kahve. 2.5 lira!!! Helali hoş olsun valla, ohhhh mis gibiydi :)

Sonra tatlı bi şeyler canımız çekti, biz de Cremario Milano'ya girdik. İşte şu üst sıradan 4.yü(gofretli, vanilyalı, çikolatalı) ve 8.yi(çilekli) yedim. Offf yarebbim o ne nefis dondurmadır öyle! Bittim bittimmm, mmmmm...
Sonra pörtlerle buluşmaya gittim ben. Aybo ile Begüm'de İstanbul Modern'in yolunu tuttular. Gülsed'imi(sol kanadımın altında) pek özlemişim, öptüm kokladım bi sürü :) Gizem de artık İstanbullular kervanına katıldı, İzmir'i terketti. Onu da görmüş oldum.
Hava şansımıza çok güzeldi, herkes kendini dışarıya atmış. Madem öyle dedik neden Taksim'den Beşiktaş'a yürümüyoruz :)) Sohbet, dedikodu falan derken kendimizi Beşiktaş sahilde yine bi şeyler yiyip içerken bulduk :)
Gruptan ayrılırken hayli kalabalıklaştığımızı farkettim. Şu fotodakilerin yarısını tanımıyorum, öyle söyleyim :D
Akşam yemeği için yine Begüm bizi çok güzel bi rum meyhanesine götürdü: Asır Restaurant. Tabi mezeler faln geldiğinde foto çekmeyi akıl edemediğimiz için ancak tatlı faslında bi foto çektik. Rakı eşliğinde o güzelim mezeleri yuvarlamak ne güzel oldu biliyo musunuz :)
Yalnız şöyle bi baktım da akşam yemeğine gelene kadar hayvan gibi yiyip içmişim ve hala yok mezeler güzeldi, yok yemek üstüne tatlı nefisti diyip duruyorum. Yuh bana, kıtlıktan mı çıktın arkadaşım!!
Ayhhh bi soluklanayım be. Ne cumartesiymiş, hala devam ediyor. Neyse az kaldı, ha gayret :P

Ve yine bir buluşma daha. Yemekten sonra Aybo'larla yine yolları ayırdık. Onlar konsere, ben sınıf arkadaşlarıma koştuk. Küçük çaplı bir DEU CS zirvesi gerçekleştirdik. Limonlu bahçedeydik. daha önce de gittiğim bi mekandı kendisi. Galatasaray lisesinin sağındaki sokaktan aşağıya sallanıyoruz, 100-150 metre sonra sağda görüyoruz kendisini. Kankilerin çoğu Beko'da ben de Vestel'de çalışıyo olunca, hararetli sohbetler yaşamadık değil hani :P "Beko, bir dünya markası", "Vestel, teknolojinin Türkçesi" gibi mesela :D
Bu arada Meltemcimle Tunacım da sonunda evlilik kararı almışlar. Çok mutlu oldum valla onlar adına. Lazımdı artık. Yazın düğün yolları göründü, oh oh :)
Burada 3 shots içtim. Fındıklı, karamelli ve limonlu votka shot getiriyolar. Fındıklı ve karamelli votkalar farklı tatlardı, beğendim ;)
Saat 2 civarı bizi zorla çıkardılar mekandan, kapatıyoruz diye. İyi dedik, istenmediğimiz yerde durmayız!!
Gecenin son durağı olarak bizimkilerin yanına Küçük Beyoğlu'na gittim. Biliyosunuz artık, İstanbul'a her gittiğimde uğrmazsam oraya rahat etmiyorum :D Orda da gelenek bozulmasın diye bi bardak bi şeyler içtim. Eğlendik coştuk ve nihayet evin yolunu tuttuk :) Sonunda yorgunluktan bitmiş zavallı gençler olarak saat 4 gibi evde, yataklarımızdaydık :)
E pazar gününü de, pazar günü yazayım bari :)
dondurmaları feci canım çekti :)
YanıtlaSilsorma, ben yazarken mahvoldum burda :D
YanıtlaSil