İş Arama Güncesi - 2

Çarşamba, Haziran 24, 2009 Unknown 4 Comments

Günün bombasına geleyim bari meraklandırmayım daha fazla, VESTEL!!

Şükocuma göndermiştim CV'mi, kariyer.net'ten de10 gün önce başvurmuştum. Ama nedense döneceklerini pek düşünmüyodum. Ama yanılmışım. Dün aradılar, yarın görüşmeye gelebilir misiniz dediler. Tabi, koşa koşa demek istedim ama tabiyle yetinmek zorunda kaldım. Salon kadını çizgimden uzaklaşmadım, hıh :D Servis kullanmak ister misiniz diye sorunca tabi tabi dedim bu sefer :D Oraya başka türlü gidilmez yani, işkence. Böylece ayarlandı görüşme.

Vestel, Teknolojinin Türkçesi :P


Telefonu kapattım, saatte akşamın 5buçuğu. Hemen bi duş aldım, fön çektirmeye gittim :) Koca Vestel'e fönsüz gitmeyecektim heralde, aaaaa!!! Neyse güzelce halledildi o iş, Şüko beklenmeye başlandı. IK dedi ki yarın hem İngilizce, hem genel yetenek, hem de C/C++ sınavı olacaksınız, bilginize. İngilizce ve genel yetenek tamam da, 2 yıldır C/C++ yazmıyorum arkadaş. Napcam sınavda diye biraz tutuştum :) Neyse Şüko geldi yanında da Kerem, başladılar bana soru sormaya. Hatırladıklarımı cevaplıyom, hatırlamadıklarımı sölüyolar. Öylece rahatladım biraz :)

Sabahın köründe kalkıp, 6.50 de servise bindik Şükoyla, Manisa yollarına düştük. O gitti işine ben de diğer fabrikaya geçtim. Önce 1 saat İngilizce, ardından 1 saat de genel yetenek sınavlarını yaptım, saat oldu 11.30. E tabi aralarda bi sürü beklemeler falan oldu. Neyse bi öğle yemeği molasından sonra, IK Mülakatı yaptık. Çok iyi geçti, zaten karşımdaki IK'cı da hayret edilecek kadar iyiydi :) Bazıları çok nemrut oluyo, gıcık oluyom!!! Sonra dedi yazılımdan arkadaşlarla görüşeceksiniz ama 16.00 da müsaitlermiş. Bekler misiniz, yoksa şimdi gidip başka gün mü gelirsiniz dediler. Dedim beklerim. 1.5 saat bekledikten sonra, Şüko'ların AR-GE'ye gittik. Orada da C/C++ testini oldum 40dk, sonra 1 saat de sözlü olarak testi değerlendirdik beraber. 16.15 dönüş servisine zor yetiştim :)

Ha şimdi sonuç ne diyosunuz, bilmiyom :) Yazılımcılar genel müdür yardımcısıyla görüşeceklermiş. Eğer onun da kafasına yatarsa son kez kendisiyle görüşme olacakmış, en son da karar aşamaları.

Yorucu bi gündü, evet kabul ediyorum ama çok güzel bi deneyim oldu benim için. Ama umarım onlar da benim hakkımda olumlu karara varırlar da, hayırlısıyla başlarım :)

Hadi bakalım takipçiler, boş durmayın. Bi okuyup üfleyin yav, işe yarar biliyom ben!!

Ayyyhhhh yoruldum yaz yaz, popişim de biraz ağrıdı bu taburenin üstünde. Hadi yakın zamanda görüşürüz o zaman, baaayyyy....

4 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

İş Arama Güncesi - 1

Çarşamba, Haziran 24, 2009 Unknown 0 Comments

Seni ihmal ediyorum, biliyorum bilogum. Ama bi tembellik bi tembellik üzerimde sorma gitsin. Ev rehaveti mi çöktü üzerime nedir dicem evde de durmuyom ki :)

Yani evde kaldığım günler sınırlı şu 3 haftadır, kaldığım zamanlarda da sabahtan akşama bi mayışma durumu, ne iş anlamadım !

Evdeki işlerle ilgili bi liste yaptım. Aslında normal bi tempoyla 1 günde gayet güzel yaparsın, ama pazartesiden beri üçte birini zor halletmişim :)

Neyse biraz daha vakit ayırcam sana söz, bak sarıldım bile.


İş görüşmelerimle ilgili pek bi şeyler yazmamışım, onu farkettim. Biraz bahsedeyim, açılayım o vakit.

İlk görüşmem Netsis'leydi. 10 haziranda gitmişim IK görüşmesine, hala cevap bekliyorum. 2. görüşmeye çağıracaklar da, sonra 3. görüşme olacak da, ohoooooo. En az 2 haftası var o işin belli olmasının :)

Sonra Venom Bilişim diye bi yerle görüştüm, Pınarbaşı'nda. Onlar da dönecek(miş). Öyle söylediler, onların yalancısıyım. Pek içime sindi mi diye sorarsan, yok sinmedi valla.

Ardından Socotab diye bi tütün işleme firmasının IK görüşmesine gittim. Aslında iyi geçti görüşme. Onlar da döneriz dediler, bekliyoz işte yapacak başka bi işim de yok zaten :)

Bi yerle daha görüştüm, ama pek üzerinde konuşmaya bile değmez. Tamam desem o gün alacaklardı heralde ama, yoooo yoooo bunu kendime yapamazdım. O kadar feciydi yani!!!

Bi de beni bulan bi şirket var kariyer.net'ten, Veripark. Bu şirketi biliyorum aslında, bi kaç arkadaş da çalışmıştı burda ama ilanı görünce başvurasım gelmemişti niyeyse. Onlar arayınca telde bi görüşme yaptık. Ardından form gönderdiler doldurdum, geri gönderdim. Bugün de aradılar 3 temmuzda yazılımla ilgili bi sınav için çağırıyolar. Sınav 4 saat sürüyo dedi kadım, çüş diyemedim tabi. Kabalık etmek istemem :P Neyse gitcez artık, o kadar çağırıyolar :P (bu ne havaysa bende ki de. sanki 80 tane yer çağırıyo beni, bi de beğenmiyom, ahahahha)

Bombayı da diğer posta saklıyom ;)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yeni ev arkadaşı?!?

Cuma, Haziran 19, 2009 Unknown 2 Comments



Şimdi efenim benim evden ayrılacak olma durumumdan dolayı Şükocum başka ev arkadaşı arayışlarına girmişti. Sonra bi arkadaşının arkadaşı olan Fulya ile konuşmuş ve anlaşmışlar. Ben Avanos'tayken anlatmıştı durumu zaten Şüko, tamam demiştim sorun yok buyursun kalsın :)

İşte Fulya yeni başlamış işe ve acilen bi eve çıkması gerekiyomuş, o yüzden Elvis'in odasını hazırlamışlar ve kalmaya başlamış. Yani ben evden ayrılana kadar 3 kişi takılcaz. Maddi açıdan hepimiz için de iyi olacak bu süre aslında. Ama tabi önemli olan manevi açıdan da iyi olması. Sonuçta aynı evi paylaşıyoz. Bu kolay bi şey değil. Umarım sorunsuz geçer bu dönem.

Laf aramızda, yeni gelen hakkında dedikodu yapmayı çok istiyoz :) Yani sanki ara sıra da yapıyoz gibi ama neyse :) Dediğim gibi aramızda kalsın bilogcum ;)
















şüko-ben-saçmalıklar isimli foto albümümden bi foto :)


Elvis garibim de odasına el konmasına hala alışamadı. O odaya doğru yürüdüğümüzde pıtır pıtır arkamızdan koşturuyo :)

Hayıllısı olsun kardeş, ne diyim!!

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yine yolculuk!

Pazartesi, Haziran 15, 2009 Unknown 0 Comments

Yarın akşam İzmir yolcusuyum yeniden. İş görüşmleri için arıyorlar. Gideyim bari şu işleri halledeyim. Eğer yine zaman kalırsa gelirim 1 haftalığına falan Avanos'a.

12 saatlik yol yine gözümde öyle büyüyor ki, pffffff!!! Neyse yapacak bi şey yok, katlanacağım artık.

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Pratik bilgi

Pazar, Haziran 14, 2009 Unknown 4 Comments
















Şu gördüğünüz bodur kara dut ağacımızın bu mevsimde yine şu şekilde süper dutları olur. Ama yemesi biraz kirlidir. Çünkü öyle bir rengi olan meyve ezilip de suyu çıktığı zaman sağolsun ezildiği yere rengini çıkarmayı ihmal etmez.

Yemeyi çok severim ama ellerim hep mor olurdu. Ve suyla falan kolay kolay çıkmazdı. Ama bugün şöyle bir tesadüf oldu. Dutu yedim, ardından erik ağacının yanına gidip erik yedim. Eriğin çekirdeği elimde duruyordu, haliyle suyu elime değdi. Bi baktım mor lekeleri pembeye çevirmiş, ve biraz daha uğraşınca tamamen çıkardı lekeleri. Eriğin asitinden kaynaklandığını düşündük bu olayın. Sanırım aynı şeyi limonla da yapabiliriz.

Yani neymiş, kara duttan ellerimiz kirlenince asitli bir meyveye başvuruyormuşuz :)

















Geçen yıl aynı ağacın içinde cekildiğim bi foto...

4 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Toplu post - 2

Cumartesi, Haziran 13, 2009 Unknown 1 Comments

Kaldığım yerden devam...

PERŞEMBE
Çarşamba sabah Begüm ve Colin Ankara'ya geçtiler. Çok dedim napcaksınız sıkıcı şehirde boşverin diye ama, Begüm Colin'e Anıtkabir'i göstermekte kararlıydı. Eeeeee Mustafa Kemal sevgisi aşılanmalı değil mi ama :) Tamam o zaman dedim durum farklı :)

Zaten Begüm Ankara'da yapacak bir şey bulamazsak sizin o tarafa geçeriz günübirlik demişti. Ne de olsa Kapadokya yani. Çarşamba akşama doğru karar vermişler gelmeye. Bir dizi telefon görüşmesinden sonra gece 1.30 otobüsüne bileti almışlar. Tabi şöyle bir durum oldu. Biz de çarşamba 21.00'da otobüse biniyoruz ama perşembe 9:00'da Avanos'ta oluyoruz. Onlar 6.30 gibi inecekler Avanos'a :) Tabi bu durumda babam devreye girdi ve annemle beraber deli misafir severliklerini ortaya çıkardılar. Neyse kısaca perşembe sabah onlar bizden önce geldi, babam karşıladı onları biz gelene kadar takılmışlar evde. Bu arada Ankara'dan Orçun da katılmış onlara, 3 kişi geldiler.

Biz de geldikten sonra etrafı keşfe çıktık. Önce Avanos'ta çanak - çömlek olayına girdik. Avanos halılarını gördük. Asma köprüden(sadece yayaların kullandığı, zeminin tahtadan olduğu, sallanan köprü) geçtik ve son olarak meşhur desti kebabından yedik. Ardından Paşabağ, Göreme ve Ürgüp turu yaparak günü bitirdik. Eve dönünce babamın süper ötesi sac kavurması ile akşam yemeğini hallettik. Son olarak gençleri otogara götürerek yolcu ettik.

Bayet hızlandırılmış bi Kapadokya turu gibi gözükse de görülmesi gereken temel yerlerin hepsine götürdük. Yorucu ama gayet keyifliydi.


Avanos'ta asma köprü üzerinde...



Mmmmmm, desti kebabıııı :)



Paşabağı...



Ürgüp yolu peribacaları



Bi tepeden genel görünüş(peribacalarının çok küçük bi kısmı :))


CUMA
Yaydım kıçı dinlendim :D


1 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Toplu post :P

Cumartesi, Haziran 13, 2009 Unknown 6 Comments

Efenim pazartesiden beri yine bir yoğunum bir yoğunum sormayın. Bloguma zaman ayıramıyorum yahu!! Gün gün neler aptım şöyle bir geri döneyim, unutmadan yazayım dedim.


SALI
Bugünün planı belliydi zaten: deniz ve güneş :) Pazartesi günü yaptığım kısa bir araştırmadan sonra şu tekne turunu buldum, aradım, ayrıntıları öğrendim ve gidilebilir olduğuna karar verdim. Begüm de ok diyince sabah kalktığımız gibi otobüse bindik ve soluğu Çeşme'de aldık. Bilmeyenler için kısa bir bilgi: Çeşme otobüsleri Üçkuyular terminalinden kalkıyor. Sabah 7de başlıyormuş seferler. işte yoğunluğa göre gün içinde 30-45 dk'lık aralıklarla kalkıyor. Kişi başı 9 TL ücreti. Merkezde inip aşağı doğru salladığınızda çarşının içinden geçip teknelerin kalktığı yere yürüyerek 10 dk içinde ulaşıyorsunuz. Bizim turun üzreti kişi başı 25 TL idi, öğle yemeği dahil. Ama sanırım haftasonları bu turlar direkt İzmir'den servis kaldırıyorlar, otobüsle uğraşma derdiniz olmuyor.


Teknedeki yerimizi aldık ve kendimizi güneşin kollarına bıraktık. Koylar çok güzeldi zaten ama deniz birazcık(!) soğuktu. 3 dk'dan sonra sanırım vücut soğuktan uyuştuğu için alışmış sanıyorsunuz o ayrı :)) Tüm gün camız gibi yattık afedersin blog, ama buna rağmen günün sonunda gayet yorgunduk :)































Akşam Göztepe sahilde Balıkçım'da güzel güzel balıklarımızı yiyip uyku moduna geçtik :)

dip not: Bu arada ben biraz(!) haşlanmışım, eve gelince anladım :)Şu anda da hafif kaşınıyorum hadi hayırlısı, soyulmasam çok sevineceğim!!


ÇARŞAMBA
Hmmm, sabah erkenden kalkıp okula gittim, Emi'yi görmeye. 1 haftadır görüşmek istiyoduk ama bi fırsat olmamıştı. Akşam da yolcu olacağım için bari okula gidip göreyim dedim. Hem Aybo'nun da vize için alınacak bazı belgeleri varmış, onları da alayım dedim. Gittim, ama ne gitmek. Umutmuşum be Tınaz'a gitmeyi :) Ne o öyle git git bimiyor. 2.5 yıl azimle nasıl gidip-gelmişim o yolu hayret ettim doğrusu!


Salı teknedeyken telim çaldı, baktım İzmir numarası dedim heralde başvurduğum yerlerden biri. Açtım, hakkaten öyle çıktı. Netsis'ten arıyorlardı. Yarın görüşmeye gelebilir misiniz dediler, tamam dedim. Sonra okuldan çıkıp iş görüşmesine gittim. Yaklaşık 40 dk süren zorlu görüşmeden sonra evimin yolunu tuttum. Benim açımdan fena bir görüşme değildi aslında, ama tabi önemli olan onların açısından nasıl geçtiği :) Bakalım 2. görüşme olacak mı??


Akşam da malum yolculuk için kardişle otogara gittik ve çarşambayı da böylece atlattık.

Şimdi pek uykum geldi. Perşembe günkü macerayı da yarın anlatayım artık, tamam mı ;)

6 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yoğun haftasonu

Pazartesi, Haziran 08, 2009 Unknown 0 Comments

Gayet yoğun ve hareketli bir haftasonu geçirdim, iyi geldi.

Cumartesi gündüzden evdeydim, kahvaltı gazete keyfi falan yaptım biraz. Sonra Şüko'cuğum saçlarımı boyadısağolsun. Boyanın rengi konusunda son 3 seferdeki istikrarım devam ediyor :) Koleston'dan terrakota rengi. Kahverengi tonunda ama sanki içnde kızıl ışıltılar var gibi, baya hoşuma gidiyor. Ben de ne garibim ha, kışın açık renk yağıom yazın koyu :) İşte böyle de değişik bi insanımdır, sıradan olamıyorum ne yapayım :P















Akşama Begüm ve sevgilisi Colin geldi İzmir'e. Onları karşılayıp dışarı çıktık. Alins'te güzelce yemek edikten sonra Opus'a gittik. Yine elemanların performansı gayet iyiydi, biraz(!) içtik eğlendik. 3buçuk gibi döndük eve.

Aybo'cuğumun pazar günü öğlen 2de işe gidecek olması sebebiyle gecenin yorgunluğunu çok uyuyarak atamadık. Kalkıp İnciraltı'na gittik. Güzelce kahvaltımızı edip maceraya İnciraltı'ndaki gemi müzeleri gezmeyle devam ettik. Türk Donanmasında görev almış TCG EGE isimli gemi ve TCG PİRİREİS denialtısını gördük bu ziyarette. Eğer yolunuz düşerse o tarafa gitmişken girip gezin derim. Çok uzun süren bir tur olmuyor, zaten bahriyeli asker abilerimiz rehberliğinde geziyorsunuz. Tabi haftaiçine denk getirebilirseniz daha da iyi olabilir, çünkü haftasonu oldukça kalabalık ve yoğun oluyor tur. Okunması gereken şeyleri falan okuyamayabiliyorsunuz.





















Ardından ben, Begüm, Colin üçlüsü olarak vapur sefasıyla Karşıyaka'ya gittik. Aman aman o ne kalabalıktı öyle ama. Colin bi ara endişelendi, vapurun bu kadar insanı taşıma kapasitesi var mı diye :D

Kamille araştık o da katıldı bize. Bi şeyler içtikten sonra Havagazı Fabrikasına gidelim dedik. Hani şu restore edilen eski fabrika. Ama tam bir hayalkırıklığı yaşadık. Sadece bir cafesi vardı, onun dışında hiç bir yeri açık değildi. Kapitalist düzene kurban edilen bir yer daha işte söylenerek ayrıldık. Ha bu arada foto çekmek için hazırlanırken bi görevli bizi uyardı. Foto çekmek yasak diye. Şaştık kaldık tabi. Tek ilginç olan bacayı çekmek istemiştik halbuki sadece :) Neymiş ticai amaçlı birileri kullanmış da yasakmış, belediyeden izin almak gerekiyomuş falan. Neyse dedik biz İstanbul'dan geliyoz, ticari amacımız yok gittik gördük geldik diye 1-2 kare çekmek istiyoz. Adam gitti müsürle konuştu da 2 kare fotomuz oldu :)

Ordan Asansör'e gittik, İzmir manzarası görmeye. Tabi bu arada iyi ki Kamil arabayla gelmiş, yoksa otobüste sürünecektik o sıcakta :) Ardından yorgunluk kahvesi için Kahve Dünyasına gittik, sonra da Aybo katıldı bize. Yemeğin arından kendimizi Alsancak iskelenin karşısındaki Game Box isimli cafeye attık. Bi dolu oyun var, seçip oynuyosun. E tabi aramızda Türkçe bilmeyen biri olduğu için anlatımlı bir şey seçemedik. Dedik en iyisi Monopoly :) Çok hararetli geçen oyun sonucu kuzum Aybo iflas etti :) Ardarda benim evlere 13.5M kira ödeyince kötü gidişatı başlamıştı zaten, hehe :)


İşte böyle delicesine bir haftasonu geçirdim, çok eğlendim. Şimdi evdeyim, biraz dinlencedeyim. Yarın Çeşme planımız olacak, çok büyük ihtimalle tekne turu. Tabi Aybo yine yok, malum iş güç. Biz yine takılacağız bu şekilde. Kardeşcim Envercim de katılacak belki, o da çok yoruldu iyi gelir ona da.

Çarşamba da artık Avanos yollarına vuracağız kendimizi galiba. Ev, anniş, babiş, bahçe keyifleri bizi bekler...

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Şoku atlattım, kaldığım yerden burdayım!

Cumartesi, Haziran 06, 2009 Unknown 5 Comments

















Çarşamba günkü işten ayrılma şokunu atlatmış bulunmaktayım. Aslında ertesi gün atlatmıştım ama anca oturup bir şeyler karalama isteği oluştu içimde. Bu işten çıkma olayının üzerinde daha fazla durmayarak önümüzdeki günlerin planlarına geçiyorum.

Öncelikle biraz dinlenmek istiyor bu deli gönül. Yani ne bileyim şöyle bi kaç hafta boş boş dolanıp, anniş babişin yanına gidip yaymak istiyorum canım. Zaten geçen sene de nefes alamadan başlamıştım işe...

İş başvurularına netten başladım ama zaten 1 ayı bulur görüşmedir, anlaşmadır, odur budur olayları. Umuyorum ki hafta içinde Avanos'ta olacağım. Zaten kardeşciğimin de okul bitiyo pazartesi günü, kardeş kardeş gideriz işte memleketimize :)

Şimdi tabi İzmir'i çok çok seven gönlüm buradan ayrılmak istemiyor. Yine elinden geldiğince burada kalmanın yollarını arayacak. Ama diye başlayan bu cümlenin sonu elbette ki tahmin edilebilir... Son çare ama en son çare olarak İstanbul'u düşünecek. Umuyor ki düşünmesine hiiiiç gerek kalmasın...

Önümdeki günlerin planları bu şekilde görünüyor. Ama tabi neler olacağını hiç bilemiyoruz, o yüzden çok da detaylı planlar yapmak istemiyorum. Bozulunca planlar insan daha bir alt üst olmuş hissediyor kendini.

İşte böyle blogcum, devamı gelecek ;)

5 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Hayat ne garip...

Çarşamba, Haziran 03, 2009 Unknown 2 Comments

Yaklaşık 1.5 saat önce işime son verildi. Ne ve nasıl düşüneceğim şu anda bilmiyorum. Duygularım bi garip, karmakarışık...

Sonrasında güzel olacaktır herhalde bir şeyler, ama ne kadar sürecek, ne olacak bu arada bilmiyorum. Offfff çok zormuş böyle bir şeyle karşı karşıya kalmak. Çok berbat bi duyguymuş. Sanki fazlalıkmışım da, kurtuluyorlarmış gibi benden...

Sanırım daha fazla yazamayacağım şimdilik, üzgünüm...

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Bosu bosu nedir bosu?

Pazartesi, Haziran 01, 2009 Unknown 2 Comments

Yaklaşık 5 aydır sporla iç içe yaşıyorum. haftada en az 3 gün spor salonunda çeşitli faaliyetlerim oluyor. Kardiyo, fitness, yüzme, pilates ve bosu gibi :) Evet biraz çok gibi gözüktü, farkettim ama hepsinin belirli günleri var yani. Dönüşümlü olarak bir şeyler yapıyom işte kendi çapımda :)

İlk başladığımda kardiyo(yürüyüş + bisiklet), yağ yakımı için ve sonrasında fitness yapıyordum, kas gelişimi için. 1 ayın sonunda çok da faydalı olmadığını gördük, program değiştirdik.

Kardiyo ve pilatese başladım. Pilates çok iyi geldi gerçekten, inceltme açısından. Ama tabi kilo kaybı sağlamıyo, onu söyleyim.

Sonra efendime söyleyim ben bi gün dedim şu bosuya gireyim. Hep yürürken görüyodum, böyle müziği sonuna kadar açıyolar. Hopluyolar zıplıyolar falan, eğlenceli bir şey yani. Ha bu arada bosu yapanlarla bi kaç kez konuştum, çok yorucu ve zor olduğunu falan söylediler. Neyse dedim denemekten ne çıkar. Hem istediğim aktiviteye girme gibi bir şansım varken neden kullanmayım dedim.

Sonra bi girdim harbi yorucu ama çok eğlenceli. Dedim ben kardiyo falan yapmam, bosuya devam etcem onun yerine :)

Ha bi de şöyle bi şey var zaten: 30 dk yağ yakıcı konumda yürüyüş + 15 dk bisikletle taş çatlasın 350-400 kalori yakıyosun. 45 dk bosu en az 550-600 kalori yaktırıyor ki 800 e kadar çıkmışlığımız da var. Üstüne grup dersi olduğu için de sıkıcı değil :)

Şimdi nedir bu bosu efenim?
BOSU = BOth Sides Up

Aha budur, bu kadar :P


Şekilde görüldüğü gibi bi top var. Bunun üzerine çıkıp inmek suretiyle hareketli müzik eşliğinde hareketler yapıyosunuz. Step tarzında ama top elestik olduğu için denge sağlamak daha zor ve dengede kalmak için de ayrıca bir çaba sarfettiğiniz için daha zorlayıcı. Ama şöyle de bir şey var ki stepten de daha faydalıymış omurlar için mesela. Yine topun elestik yapısından kaynaklanan bir şekilde.














Şimdi haftada 2 kez gitmeye çalışıyorum bosuya. Size de tavsiye ederim ;)

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)