Meğer yıllar öncesinde bitmiş her şey...
Şurada dostluk ile ilgili yazmışım, çizmişim, üzülmüşüm falan filan. Meğer zaten yokmuş ki öyle bir şey yıllardır. Yani belki hala kurtarılabilir diye ümit ettiğim şey, bir hayelden öte değilmiş. Dün anladım...
Uzun zamandır konuşmak istiyordum onunla. Konuşalım, sorunumuz ne çözelim istiyordum. Yüzyüze görüşelim demiştim, tamam demişti. Derin konuşacağız ama demiştim, tamam demişti. Dün nette gördüm, görüşecek miyiz bi ara dedim. Bu görüşmeden beklentilerin farklı sanırım senin dedi, bir şeylerin eskisi gibi olduğunu görmek istiyorum demiştin son konuşmamızda dedi, evet dedim ve anladım zaten o an hiç bir şeyin gerçekten öyle olmayacağını. Başladık "sanal" ortamımızda içimizdekileri dökmeye. Daha çok o döktü aslında. Meğer ne çok şey biriktirmiş içinde bana karşı. Meğer ben ne kadar da dosluğu bırak arkadaşlığı devam ettirilemeyecek bir kişiymişim onun için, bunları anladım.
Tamam hatalar yapmışım, konuştukça daha iyi anladım ama bunları kabullenmek de önemli değil midir yani? Kafasında öyle bir yere koymuş ki beni artık sanki ben o hataları tekrar tekrar tekrar tekrarlayan, iflah olmaz, çevresindekilere sürekli kötü davranan, eziyet eden bir kişi haline gelmişim. Konuştuğumuz şeylerin üzerine söyleyecek çok şeyim yoktu, o içini döktü ben de bir kaç damla gözyaşı...
Beni kafasında böyle bir yere koyan birinin benimle görüşmek istememesi kendi açısından gayet normal. Ben de gördüm ki zorlamak anlamsızmış, sebepler bambaşkaymış. Ne zamansızlık, ne umuzsamazlık... Artık yolların ayrılması gerektiğiymiş meğer.
Yaptığım olumsuz davranışlardan her zaman ders çıkarmasını bildim, tekrarlamamaya, fevri yönümden çok sakin tarafımı beslemeye çalıştım. Beni kabul ediyorsan, böyle et. Etmiyorsan da zaten çek git, durman anlamsız...
0 yorum var:
Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)