Sürpriz gelişme!!

Çarşamba, Nisan 29, 2009 Unknown 0 Comments

Az önce proje yöneticimiz Yoldaş şöyle bir teklif sundu. Yarın Hollanda'daki ofis tatilmiş, o yüzden isteyenler evden çalışabilir dedi. Proje arkadaşlarım da sağolsun aklıma bu geceden Avanos'a gidip yarın ordan online olabileceğim fikrini soktular :) E dedim madem sizin için sorun yok, biletimi değiştirip gideyim bari.

Bu akşam yolcuyum velhasıl, artık zaman bulup da yazabilirsem ordan yazarım :) Annemlere de söylemedim, sürpriiiizzzzzzz diye karşılarına çıkacağım :)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Bodrum biter, Avanos başlar :)

Çarşamba, Nisan 29, 2009 Unknown 4 Comments

Bodrum maceramızı de geride bırakmış olmanın üzüntüsünü yaşamaktayım. Çok eğlenceli ama bir o kadar da yorucu geçen bir haftasonuydu (yine). Henüz bile yorgunluğu atabilmiş değilim ama olsun, önemli değil.

Ha Bodrum'a daha doğrusu Turgutreis'e öylesine gitmedik bu arada. Aybocuğum bir LEO olduğu için onların hazırlamış olduğu Forum Bodrum aktivitesi için gittik.

Cumartesi gece 2'de otobüse binişimizle başladı her şey. 3 gibi ancak çıkabildik İzmir'den :) E tabi kendi tuttuğumuz bir otobüs olduğu için her şey gayet lakayıttı :) Biralar, çerezler, cipsler, espriler, gülüşmeler, kahkahalar havada uçuştu. Sabaha karşı hepimizin yorgun düşmesinden olsa gerek bir kaç saat uyumuşuz. 7buçuk gibi gittik, otelimize yerleştik. Sonra bi temiz 2 saat uyuduk, ordan hoooop kahvaltıya. Hayvan gibi açık büfede çılgınlar gibi yiyip açılış toplantısına geçtik :)

Toplantı çok da sıkıcı değildi. Esprili geçti. Gala gecesine kadar serbest zamanımız vardı. Biz de Turgutreis merkeze inip dolaşalım dedik. Marina gittik. Ve ben yine orada alış-veriş çılgınlık yönümü ortaya çıkardım :) Mudo'dan şu elbiseyi beğenmiştim, orda gördüm hemen aldım :)

Sonra tekrar otele döndük, biraz dinlenip gala yemeği için hazırlanmaya başladık. Adamlar saat 7de pre gala kokteyli, 8de gala yemeği olacak diye mesaj atmışlar. Biz anca hazırlantık 7.45te indik ve ilk giden bizdik, hehe :) Neyse efenim çok uzatmayım gala yemeğinden sonra disco olayına girdik ve 3 gibi falan yattık. Ertesi gün de öğleden sonra 4 gibi dönüş yoluna koyulduk.


Bu arada ultra her şey dahil olunca konaklama şeklimiz, bol bol alkol tüketip karaciğeri rahatsız ettik. Bir de iyice karıştırdık ki içtiklerimizi had safada rahatsız olsun :)


İşte böyle. Yarın akşam Avanos'uma yolcuyum. Anam babam dört gözle gitmemi bekliyorlar. Hadi bakalım acaba haftaya haftasonu İzmir'de kalabilecek miyim görelim :P

4 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Artizim mi ne :P

Salı, Nisan 28, 2009 Unknown 0 Comments

Bunlar da böyle birer anımızdır :)

ankara yolculuğu öncesi bi kahvecide beklemece


ankarada dolanmaca


barda eğelenmece, içmece


amerikan futbolu izlemekten sıkılıp kendi fotolarını çekmeye başlamaca :))

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Dostluk??

Pazartesi, Nisan 20, 2009 Unknown 2 Comments

Üzerine çok düşündüğüm, çok kafa yorduğum, çok üzüldüğüm hatta ağladığım, ama artık zorlamaktan vazgeçtiğim şey...

İletişimin kolaylaştığı ama bağlanabilmenin güçleştiği bu teknoloji çılgınlığı içinde bile beni mutlu edecek şey kısacık bir sms, msn'den gelecek bir gülen surat ya da sadece nasıl olduğunu merak ettim diyen bir ses... Ama bunlar bile çok geliyor artık insanlara nedense.

Zamansızlık mı?? Hayır!! Umursamazlık mı?? Evet!! Bu durum çok içimi acıttı uzun süre, çok mutsuz etti beni. Ama nasır mı bağlıyor kalbim, yoksa artık "değer verme" kavramına başka bir açıdan mı bakıyorum bilmiyorum. Yoksa ben de mi umursamamaya başladım..... Ama öyle olsa yıllar önce hediye ettiğim küçücük bir bambuyu bu güne kadar "yaşatan" tabloyu gördüğümde gözlerim dolmazdı...

Tamam sonuçta çiçek bu ölebilirdi de, bu onun bana değer vermediğini elbette ki göstermezdi ama değer verdiğini gösteriyor işte, umutlandırıyor beni dosluklara inanmaya devam etmem konusunda...

İnanmaya devam edip kendimi kandırayım mı, yoksa giden gitsin sen şarkılar söyle içinden mi diyeyim?!?!?!?

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yorgun argın..

Pazartesi, Nisan 20, 2009 Unknown 0 Comments

Döndüm, yine İzmir'imdeyim...

Yorulmuşum, nasıl yorulmayayım. Çok hareketli geçti yine haftasonum. O sıkıcı Ankara'da yine de yapacak değişik şeyler bulduk :)

Cumartesi atakule + kızılay + 7.cadde planı vardı. Küçüklüğümden beri gidemediğim atakule'ye götürdü orçun bizi. Yükseklik korkumun cam asansörlerde tavan yaptığını, sabit yükseklikte ise dayanılabilir ölçüde olduğuna artık iyice karar vermiş bulunmaktayım. Çıktık, manzara izledik ve indik. Çok bir olayı olmamakla beraber yukarılardan bi şehri izlemek güzel oluyor.

Sonrasında kızılay'da yemek yemeğe leman kültür'e gittik. Cidden çok süper bir yerdi, acayip beğendim. Yemekleri de mmmmmm, pek lezizdi. Ne yemiştim dur bakayım, hmmm, hah, Timsahın Günlüğü :) Ankara'ya gideceklere keinlikle tavsiyemdir. Gidin, görün, eğlenin ;)

Akşam da brothers diye bi barda eller havaya tadında eğlendik, lord of the king diye bi kokteyl denedim. Lezizdi vallahi, ne yalan söyleyim :)

Dün ise hayatımdaki 2 tane ilki yaşadım. Birincisi amerikan futbolu maçına, ikincisi de buz hokeyi maçına gitmekti :) Amerikan futbolu gayet gereksiz ve anlamsız bir spormuş bunu anladım. İzlerken sıkıntıdan ölecektim yani :) Ha bu arada maç bilkent-odtü arasındaydı, odtü pis yenmiş sonradan öğrendiğimize göre. Ama buz hokeyi gayet eğlenceliydi, en azından ne zaman gol-sayı olduğunu kolaylıkla anlayabiliyor insan :) Valla kupa maçları oynanıyordu, takımların çok önemi yok o yüzden, önemli olan izlemekti :D



Dünü de böylece bitirdikten sonra yuvaya döndük. Tabi otobüste kafayı koyduğumuz gibi uyumuşuz, eeee bu kadar aksiyona yorulalım de mi biraz.

Bi sonraki hedef bodruuuuummmmm, çok süper olacak biliyorum :)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Angara, bahtı gara :p

Cuma, Nisan 17, 2009 Unknown 1 Comments

Melih'in şehrine gidiyoz bakalım, hayıllısı...
Niyeyse hiç sevemediğim bi şehir olmuştur Ankara her zaman. Böyle ne bileyim bi kasvetli, bi karanlık, bi boğuk, bi soğuk gelir bana. Bildiğin bürokrasi kokuyor şehir ya. Koca koca binalar, her yerde takım elbiseli adamlar falan. Yok yok hiç yaşayabileceğim bi şehir değil. Ha böyle ara sıra arkadaş ziyaretine falan gidilir o ayrı tabi. Ama ben İzmirimle mutluyum, oleeeeyyyy :)

Niyse bana müsade artık. Gidem gezem gelem az biraz :p

1 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

HIMYM

Perşembe, Nisan 16, 2009 Unknown 9 Comments

Evet evet ben de bir how i met your mother fanatiğiyim. Özellikle de Barneeeyyyy :) Nasıl bi şeker insan o, nasıl bir tatlılık. Yerim yerim :)


Bugün son bölümü izlerken Robin'in karnının büyüklüğü dikkatimi çekti. Sonra dikkatle baktığımda hamile olduğunu düşündüm. Hemen google abimize danıştım, bir de ne göreyim hem Robin hem Lily hamileymiş yaaa!!! Yani fanatiğiyim ama tüm haberleri takip etmiyorum, edemiyorum. Benim fanatikliğim dönüp dönüp hiç sıkılmadan her bölümünü izlemekten ibaret :)

Yani uzun zamandır farketmeyişime şaştım kaldım doğrusu. Cidden iyi gizlemiş yönetmen bu durumu.

Ama 4. sezonun sonuna yaklaştılar sanırım. Artık doğurup 5. sezona devam ederler :D

9 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Leyleği havada görmek?!?!?

Çarşamba, Nisan 15, 2009 Unknown 5 Comments

Bu yıl hiç bir leyleği havada gördüğümü, hatta bi leylek gördüğümü bile hatırlamıyorum. Ama demek ki görmüşüm yahu. Haftasonu kuşadası + denizli yaptık. Günübirlik oldu tabi ki biraz bu olay.

Bu haftasonu ankara, sonraki haftasonu bodrum derken evde oturacak vakti bulamayacağım gibi gözüküyor. Ama bundan şikayetçi miyim??? HAAAAA-YIIIIIIRRRR :)) Gayet gezmeyi seven bir kişilik olarak, maddi açıdan sıkıntıya girmediğim sürece gezerim abicim. Kimse de tutamaz beni, ruhum özgür ben ne yapayım :)

Mayıs sonu gibi de canım memleketime gideceğim, bu kadar her yeri gezip oraya gitmemek hiiiiç olmaz. Zaten tam gidilecek zaman mayıs sonu avanosa. Süper bahar havası olur o vakitlerde. Tabi izmire çoktan yaz gelmiş olacağı için, baharı görmek açısından iyi olacağı kanısındayım :)

Gezelim görelim yaaaaa ;)

5 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

doğmak ya da doğmamak :P

Salı, Nisan 14, 2009 Unknown 4 Comments

Aybocuğumun doğumgünüsünü kutladık. Enver, fırt ve tuba da vardı. Çok süper pastam ve hediyemle geceye damgayı elbette ki ben vurdum :) İşte o süper ikili.

waffle pasta :)

kayan bira kupası, burdan ;)

4 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yeni masam!?!?!?

Perşembe, Nisan 09, 2009 Unknown 0 Comments

Dün yeni projeye geçmemle ofisteki yerim de değişti. 3 aydır alıştığım yerimden ve fırtcığımdan ayrılmak zor oldu ama sonuçta aynı ofisteyiz diğğğ mi ama, çok büyütmemek lazım :) Her projede grupların değişmesinin bir cilvesi olsa gerek bu da. Sonuçta aynı projede olanların fiziksel olarak yakın olması cidden gerekli bi şey.

Hadi bakalım, ne kadar kalcam burada görcez..

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yeni proje

Çarşamba, Nisan 08, 2009 Unknown 0 Comments

Sıkıcı geçen uzun günlerden sonra sonunda yeni bir projeye dahil oluyorum. Kod yazmayı özledim be. İnanmazsınız ama .Net'i bile özledim yani :) Hadi bakalım çok da yormasın da proje, böyle takılıp gidelim :)

2 dk önce aybonun hediye de geldi, ohhh mis. Çok beğenecek bu hediyeyi adım gibi eminim. Cuma günü hediyenin ne olduğunu ve tepkileri yazarım ;) Pastasının siparişini de verdim. Onu beğeneceğine de çooook eminim. Ayyhh çok mu düşünceliyim, çok mu güzel sürprizler yapan bi insanım ne!!

Hadi gittim şimdilik.

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Yoğun geçen bir haftasonu daha bitti...

Pazartesi, Nisan 06, 2009 Unknown 6 Comments

Haftasonları bilgisayarı açmak için vakit bulamıyorum pek, bulmak için de çok çaba sarfettiğim söylenemez daha doğrusu. Haftanın 5 günü, her gün en az 9 saat bu şeyin başında olmak yeterince bıktırıyor beni zaten. O yüzden haftasonları bloguma pek bi şey yazmıyorum. Bu haftasonu neler yapmışım bi bakalım:

Cumartesi:
Elvis beyin tüyleriyle başa çıkmak oldukça zorlaşmıştı. Malum Ankara kedisi kendileri, tüyleri gür ve uzunca. Beyaz olması da cabası. Annesi(şüko) kırptırmaya karar vermiş yavruyu, pek de iyi etmiş yani :) Neyse erkenden kalktık(9'da!!!), veterinerine bıraktık geldik. Hemmen temizliğe giriştik. 3 haftadır temizlik yapmıyoduk da :) Çok ayıp bize çok, bi de genç kız(!) olcaz, cık cık cık... Temizlik bittiğinde o yorgun ama memnun ifade vardı suratlarımızda.

Ben derse gidecektim yeni öğrencilerime. Java öğreniyoruz derslerine :) Giderken çok stratejik bir yerde mesaj geldi. Erteleyebilir miyiz içerikli, olur dedim ve kendimi Konak'a attım. 24'ünü bitirecek Aybo'cuğuma hediye bakma arayışlarına girdim, sanırım kararımı verdim. Ama söylemem şimdi, okuyodur falan, olmaz...

Ardından 5 gibi ömürden'cim ve Aybo'nun bi kaç arkadaşıyla buluşmaya gittik. Kordon'daki yemek, muhabbet sonrasında tiyatro etkinliğimiz için ayrıldık. Tabii gece tekrar buluşmak dilekleriyle :)

Gelelim oyunumuza: Kumsal. Tatillerini geçirmek üzere vasat bir otele giden 2 çiftin aralarındaki garip(!) ilişkiyi konu alan bir oyundu. Bazı zamanlarda çok yavaş ilerledi ve sıktı ama yine de çok kötü değildi.

Oyun biter, biz Opus'a kaçar elbette. Biraz oturduktan sonra üst katındaki konsere geçtik. Yabancı ağırlıklı rock konser gayet iyiydi. Hele solist manyaktı yani :) Neydi grubun adı, dur bakiim. Hah Kanca. Tavsiye edilir ;) Saat 4'te kendimizi Çorbacı İsmet Ustada bulduk doğal olarak :) Mis gibi çorbalar içildi ve evlere yollanıldı.

Pazar:
Öğlen ancak uyandım tabi ki pazar günü :) Kahvaltı için ömür ahalisini bekledik. Kumrucu İzzet'te(göztepeeeee) bi garip kahvaltı ettik. Adama ne sorduysak yok dedi. En sonunda bi de bize çıkıştı. Ben size kafama göre hazırlayacağım bi şeyler, onları yersiniz diye. E biz de zaten aç ve mahmur olduğumuz için kuzu kuzu kabul ettik. Amca zaten itiraz edecek yürek bırakmadı ki bizde :) Kahvaltıdan kalktığımızda saat 4tü :D Sonra Şortan'da bi tatlı keyfi yaptık, ömür'ün yoğun isteği üzerine. Sonra da biz artık vedalaşıp ayrıldık gruptan. Evde şüko yemek yamış bizi bekliyordu. 2 saat arayla kahvaltı ve yemek olmadı tabi. Olmasın de mi zaten yuhh!! Sonra yeni oyunumuz için yollara düştük.

Aldatma: 3 kişi arasında geçen bir oyundu. Kadın, adam ve adam'ın en yakın arkadaşı oluyo bu 3 kişi. Kadın ve adam evli tahmin edildiği üzere. Ama Kadın ve adamın arkadaşı arasında bir ilişki başlıyor ve olaylar gelişiyor. Oyun 2 perdeydi ama uzun değildi, ayrıca gayet de akıcıydı. Bu da tavsiye edilir. Sanırım 5 mayısta gelecekmiş İzmir'e tekrar, bilginize.

E sonra da evime gittim ve devrilip uyudum. Napacağıdım başka :)

6 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

İlk mim'miş :)

Cuma, Nisan 03, 2009 Unknown 6 Comments

Blog takipçiliğine başladığımda gördüm bu mimleme olayını. Hmm ilginçmiş demiştim. İlk mimim Elly'den geldi, hadi hayırlısı bakalım.

Konumuz şuymuş efenim: "Anlatın bana bakıyım neler yaptınız siz çocukken , haylaz mıydınız? Durgun muydunuz? Sümüklü müydünüz? Oyunbozan mıydınız? Gıcık mıydınız? Hileci miydiniz?"

Babamın öğretmen olması nedeniyle biraz gezenti geçti benim çocukluğum. Babamın tayini çıktıkça ordan oraya taşındık. Ama hiç bir zaman büyük bir şehirde ya da köyde olmadık. Kaldığımız yerler küçük denebilecek ilçelerdi. Dolayısıyla apartman çocuğu olarak büyümedim ve bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum :)

Neyse karakterime gelince gayet sakin bir çocuk olduğumu hatrılıyorum. Arkadaşlarıyla uyumlu, oyunbozan olmayan, öyle kendi halimde bi yavruydum... Haa ama kardeşimle kavga ettiğimizde küçük bir kedi yavrusuna dönüşüp, tırnaklarımı çıkarmam hiç uzun sürmezdi :) Az mı tırmaladım kardeşimi, o da beni az mı ısırdı. Sormayın gitsin. Ha şimdi 1 hafta görmesek özlüyoz birbirimizi o ayrı :)

Sümüklü değildim ama bi ara bitlenmiştim okulda, hehe :) Çevre köylerden gelen çocuklar oluyodu okula. 2. sınıftaydım o zaman. Bit bulaşmış kafama. Bi gün bi gittim eve kafayı kaşıyıp duruyom. Annem anladı tabi hemen durumu, dedi bitlendin mi sen :) Hemen koydum kafayı kucağına, başladı annem sirkeleri bulup çıtır çıtır öldürmeye. Sonra hemen eczaneye gitti, bit şampuanı aldı, bi güzel yıkadı beni kardeşimi kendini. Böylece 2-3 gün içinde tüm bitlerimizden kurtulduk :)

Bi de mahalledeki erkeklerle mahalle maçı yapardım :) Hep kalaeci olurdum. Tabi büyüdükçe formdan düştüm, ayrıca annemin "kız gibi davran" laflarına kulak astığım için de futboldan koptum :)

Bu mim benden
omurden'e ve
digi'ye gitsin.

6 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Aloe veram yavrulamış!!!

Cuma, Nisan 03, 2009 Unknown 2 Comments



3 ay önce agaçlar.net'ten aloe vera araştırması yapmıştım. İlgili başlıkta nerden alayım, ne edeyim derken bir bayan bana gönderebileceğini söylemişti. Memnuniyetle kabul ettim tabi teklifi :) Kargoyla gelmesi sebebiyle uçlarında kırılmalar, yıpranmalar olmuştu yavrucağın. Saksı aldım, güzelce diktim, pencerenin önüne koydum ofiste. İlk 1.5 ay bi hareket yoktu ama şu son 1.5 ayda atağa geçti kuzu :) ortadaki yaprağı büyüdü ve hatta 2 tane de yeni yaprak çıkardı. Bu da yetmemiş ki kendisine şimdi bir de yeni kök yavrulamış. Zaten çok arsız bir bitkiymiş, deli gibi çoğalıyormuş. Artık ben de çoğaltır isteyenlere veririm, hehe :)

2 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Güzel saat :)

Çarşamba, Nisan 01, 2009 Unknown 0 Comments

Blogum için şöyle güzelinden ve ilgincinden bir saat arıyordum. Buldum da, ama sol taraf benim gayet dar olduğu için ve ben bu halini sevdiğim için (bu demek oluyor ki genişletmeyeceğim, hehe :) ) ekleyemedim. Ama tabi bu buraya ekleyip paylaşmayacağım anlamına gelmiyor. Şurada çok süper widgetlar varmış, tavsiye edilir ;)

Aha bu da o güzelim saatçik :)

0 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)

Şaka gibi....

Çarşamba, Nisan 01, 2009 Unknown 1 Comments


Şaka gibi başlamıştı aşk, öyle de sürdü, sürüyor. Temenni ise öyle bitmemesi, hiç bitmemesi... Hep bu 2 yıl gibi sürmesi...

1 yorum var:

Sen de bir şeyler söyle ama, yalnız bırakma beni :)